Ben de derim: “Dinsiz bir millet yaşıyamaz” Dünyaca umumi bir düsturdur.. ve bilhassa küfr-ü mutlak olsa, cehennemden daha ziyade elim bir azabı dünyada dahi verdiğini, Risale-i Nur’un Gençlik Rehberi gayet kat’î bir surette ispat etmiş. O Risale ise, şimdi resmen tab’ edildi. Bir Müslüman-EI’iyazübillah- eğer irtidad etse, küfr-ü mutlaka düşer. Bir derece yaşatan küfr-ü meşkûkte kalmaz. Ve ecnebî dinsizleri gibi de olmaz.. ve lezzet-i hayat noktasında mazî ve müstakbeli olmıyan hayvandan yüz derece aşağı düşer. Çünki geçmiş ve gelecek mevcudatın ölümleri ve ebedî müfarakatları onun dalâleti cihetiyle onun kalbine mütemadiyen hadsiz firakları ve elemleri yağdırıyor.

Eğer iman gelse, kalbe girse; birden o hadsiz dostlar diriliyorlar. “Biz ölmemişiz, mahvolmamışız” lisan-ı halleriyle diyerek, o cehennemî halet, cennet lezzetine çevrilir.

Madem hakikat budur. Size ihtar ediyorum: Kur’ân’a dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz! O mağlub olmaz, bu memlekete yazık olur,(*) o başka yere gider, yine tenvir eder.(113)

(*) Dört defa mübareze zamanında gelen dehşetli zelzeleler, “Yazık olur” hükmünü ispat ettiler. S.N. “

Başka bir parçadan:

“... Madem hükûmet-i cumhuriye, Cumhuriyyetteki hürriyet-i vicdan düsturiyle dinsizlere ve sefahatçilere ilişmiyor.. Elbette dindarlara ve takvacılara da ilişmemek gerektir.. Ve madem dinsiz bir millet yaşıyamaz.. ve Asya din noktasıda Avrupa’ya benzemez.. ve İslâmiyet hayat-ı şahsiye ve uhreviye cihetinde Hıristiyanlığa uymaz.. ve dinsiz bir Müslüman başka dinsizler gibi olmaz.. ve bu bin seneden beri dünyayı diyanetiyle ışıklandıran ve bütün dünyanın tahaccümatına karşı salâbet- i diniyesini kahramanane

(112) Osmanlıca Afyon mahkemesi müdafaatı, s: 68.

(113) Afyon mahkemesi müdafaatı, s: 8.

müdafaa eden bu vatandaki milletin bir ihtiyac-ı fıtrîsi hükmüne geçen salâhat ve bilhassa iman hakikatlarının öğrenilmesi yerlerini hiçbir terakkiyat, hiçbir medeniyet tutamaz ve o ihtiyacı onlara unutturamaz. Elbette bu vatandaki millete hükmeden bir hükûmet, Risale-i Nur’a adalet ve kanun ve asayiş cihetinde ilişemez ve iliştirmemeli...”(114)

Bir başka parçadan: (Mutlak cumhuriyet ile, lâik cumhuriyetin ayrı ayrı ta’rifleri)

“...O zaman şimdiki gibi hâlî bir türbe kubbesinde inzivadaydım. (115) Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara veriyordum. Benden

Yükleniyor...