(Haşiye): Kardeşlerim namına acizane diyorum ki: Lüzum olsa, inşaallah çok ileri gideceğiz. Bizler dinde olduğu gibi. kahramanlıkta da ecdadımızın vârisleri olduğumuzu göstereceğiz.
Said-i Nursi”(75)
İçüncü sarih bir ikaz ve irşad dersi:
“
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Haccı men eden, Zemzemi döktüren, hakkımızda eşedd-i zulme müsaadekâr davranan ve Zülfikâr ve Siracun-ün Nur’un müsaderesine ehemmiyet vermiyen ve bizi garazkârane kanunsuz ta’zib eden memurları terfi’ ettirip, hadisemizden çıkan mazlumane lisan-ı hal ile yüksek ağlamamızı ve sesimizi işitmiyen bir kabinenin zamanında en rahat yer, hapistir. Yalnız mümkin olsa başka hapse nakil olsak, tam selâmet olur.
Saniyen: Onlar nasıl zorla en mahrem Risaleleri en nâmahreme okuttular.. Öyle de zorla ısrar edip bizi cem’iyyet yapmaya mecbur ediyorlar. Halbuki cem’iyet ve komiteciliğe hiç ihtiyaç hissetmiyorduk. Çünki ittihad-ı ehl-i iman cemaatındeki uhuvvet-i İslâmiye, Nurcular’da pek halisane ve fedakârane inkişaf ettiği gibi; ve eski ecdadımızın kemal-i aşkla ruhlarını feda ettikleri bir hakikata Nur şâkirtleri o milyonlar kahraman ecdadlarından irsiyet aldıkları kuvvetIi bir fedailik ile o hakikata bağlanmaları şimdiye kadar resmî veya siyasî gizli ve âşikâr cem’iyetler ve komiteciliğe ihtiyaç bırakmıyordu. Demek şimdi bir ihtiyaç var ki; kader-i ilâhî onları bize musallat ediyor.
Onlar, mevhum bir cem’iyet isnadıyla zulmederler.
(74) Bu hadisenin 1914 yılı içerisinde vuku’ bulduğu anlaşılıyor. “bir iki ay sonra harb-i umumi patladı” tabiriyle de Bitlis hadisesinin 1913’de vuk bulduğunu doğruluyor. A.B.
(75) şualar Envar Neşriyat, s: 488.
Kader ise, “Neden tam ihlâsla, tam bir tesanüd ile, tam bir Hizbullah olmadınız!” diye bizi onların eliyle tokadladı, adalet etti.
Said-i Nursi”(76)
Yükleniyor...