bu muameleye başka hiçbir mana verilemez.

Evet, yetmişbeş yaşında, çok zaif ve hasta haliyle Üstâd’ın bu tarz zulümlü muameleye tâbi’ tutulması, elbette hiç şüphesiz kasdî olarak en zalim ve en acı bir ihanet ve hıyanetin bâriz bir numunesi idi bu...

Hazret-i Üstâd, konulduğu bu koğuşta tam on dört ay tecrid içinde bekletilmiştir. Halbuki Üstâd, diğer tutuklular gibi maznun bir tutuklu idi, hem de siyasi tutuklu... O ise hapis usulünde tecrid hali, ilk mevkufiyet günlerinde azamî haddi onbeş gün idi. Üstâd’a yapılan bu kanunsuz keyfi muamelelerin manası ne idi?..

Gerçi C.H.P. iktidarı hep böyle keyfî ve zorbalık üstünde duran bir iktidardı. Üstâd hakkında bütün hapislerinde ona uygulanan bu bed muamelelerin başlıca üç hedefi vardı.

1- Talebe ve dostlarıyla görüşüp de, müdafâat vesair tedbirler hususunda onlara yol göstermesin, tedbirler almasın.

2- Görüşüp de yeni yeni Risaleler te’lifatıyla irşad ve ıslâh mümkin olmasın.

3- Kendisine müdafaât işlerinde yazı hususunda yardım edecek talebeleri yanına varmasın, müdafaasız ve çaresiz kalsın.. ta ki onu tecziye için ellerinde bir ipucu olsun.

Fakat bu plânlar, Üstâd’ın bütün hapislerinde Allah’ın inayetiyle başarılamamış, tam aksiyle tezahür etmiştir. Müdafaalarını talebelerine zor ve çetin şartlar altında gönderme imkânını bulup yazdırma işini başardığı gibi, sair irşad ve ıslâh için yazılan Risale ve mektuplar da durmadan talebelerine ulaştırılmıştır.

Evet, bilhassa Afyon hapsinde savcı tarafından Üstâd’ın talebeleriyle görüştürülmemesi için şiddetli tedbir ve emirleri var idi. şayet mahkûmların traş gününde, Berberhanenin yanıbaşındaki Üstâd’ın koğuşuna gizlice girip görüşebilen talebeler gardiyanlarca görülmüşse, mutlaka falakalara yatırılıp, ağır dayaklar attırılmıştır. Bu falakalara birkaç kere yatırılan bilhassa kahraman Zübeyr Gündüzalp ve Mustafa Sungur’dur. Özellikle Merhum Zübeyr Gündüzalp birkaç defa bu zulme maruz kalmıştır.

Bizzat kendisinden birçok defa dinlemiş olduğumuz merhum Zübeyr Gündüzalp bir hadiseyi şöyle anlatıyordu

“Üstâdımızla görüştüğümüzde, beni falakaya yatırmak için yakalıyan iki gardiyana ilkin teslim olmadan bir müddet mücadele ettim. Fakat başıma dört beş kişi üşüşünce, beni yıkıp ayaklarıma sopa ile vurmaya başladılar. Onlar vurdukça. ben “Vurun, vurun!. Zalimler için yaşasın cehennem!” diye bağırırdım.

 /  
2249
Yükleniyor...