“Bir defa bir fırsatta Üstâd’ımızın koğuşuna girdim. Odasını, etrafını süpürüp temizledim. Yanında biraz oturdum. Üstâdımız da yanındaki bisküvileri kendi mübarek elleriyle ceblerime dolduruverdi. Çok iltifat etti. Meğer gardiyanlar beni görmüş, gözetliyorlarmış. Üstâd’ın odasından çıkınca beni yakaladılar ve falakaya yatırdılar. Çok vurdular. Ben ayaklarımın ağrısından çok, o vahşice zulmün şeklinden çok müteessir olarak; hapishanenin, Üstâd’ın koğuşuna bakan kısmın üst katına çıktım. Tessürümden orada gezine gezine ağlıyor ve Üstâd’ın ceblerime doldurduğu bisküvileri de yiyordum.”
İşte bütün bunlar ve benzeri vahşice ve kanunsuz, keyfî zulümlü muamele ve tedbirlere rağmen, Üstâd’ın fedaî talebeleri bu zulümleri, bu vahşilikleri gördükçe, daha çok Üstâdlarına ve Risale-i Nur’a perçinleşiyorlardı. Hatta değil yalnız hapisteki Nur talebeleri, eski mahpuslar da bu gaddarca muamelelerden her gün biraz daha Hazret-i Üstâd’a ve Nur talebelerine yaklaşıyorlardı. Bu hal öyle bir durum almıştı ki; Üstâd bazen hapishane avlusuna bakan penceresini açtığında bütün mahpuslar pencerenin altına yığılıveriyor ve Üstâd’ı görmek istiyorlardı. Hatta bir ara idarece Üstâd’ın bu penceresi mıhlanarak kapattırılmıştı. Ta ki, mahpuslar onu görmesin, uzaktan da olsa selâmlaşmasın ve alâkadar olmasınlar diye...
Üstâd’dan Bu Mezkûr Hadisat Hakkında
Bazı Mektuplar
Üstâd penceresinin mıhlanıp kapattırılması hadisesi üzerine, talebelerini teskin etmek için şöyle bir mektup yazdı:
Aziz Sıddık kardeşlerim!
Bugün benim pencerelerimi mıhlamalarının sebebi; mahpuslarla muarefe ve selâmlaşmamaktır. Zahirde başka bahane gösterdiler. Hiç merak etmeyiniz. Bilâkis benim ehemmiyetsiz şahsım ile meşgul olup Nurlar’a ve talebelerine çok sıkıntı vermediklerinden, benim cidden ve kalben onların şahsımı ihanetler ve işkencelerle ta’zib etmeleri, Nurlar’ın ve şâkirdlerin ve bizlerin bedeline olduğu ve bir derece Nurlar’a ilişmemeleri cihetinde memnunum ve sabır içinde şükür ederim, merak etmiyorum. Siz dahi hiç müteessir olmayınız. Gizli düşmanlarımız memurların nazar-ı dikkatini şahsıma çevirmesinden, Nurlar’ın ve talebelerinin selâmet ve maslâhatları noktasında bir inayet ve bir hayır var diye kanaatım var. Bazı kardeşlerimiz hiddet edip dokunaklı konuşmasınlar.
Yükleniyor...