“Halkın bana gösterdiği alakadan dolayı sıkılıyorum. Ben de bu milletin bir ferdi. bu memleketin bir vatandaşıyım. Ben hem sıkılıyorum, hem de idarenin gözünde başka manalar aranıyor, bende üzülüyorum.
Namazına savcı mani olmak istedi
Bir celsede namaz vakti girmişti. Müsaade istiyen Bediüzzaman’a savcı hemen:
“Olmaz efendim, usule aykırıdır” diyerek homurdandı. Ben yerimde duramadım:
“Ne usulü?” diye bağırdım. Sizden usul hakkında bir şey istemiyor. Sizden Allah’ın yolundan ayrılmama gayretinde olan bir şahıs, bu yoldan ayrılacağından endişe edip, sizden beş dakika müsaade istedi “ dedim.
Hâkim izin verdi. Bediüzzaman Hazretleri dışarı çıkıp namazını kıldı.
Ben Bediüzzaman’ı yirmibeş sene evvelinden tanıyorum.
Mahkemede, Ceza Hâkimi bir gün bana şöyle demişti: “Ben bundan yirmibeş sene evvel İstanbul’da talebe iken Bediüzzaman’ı duymuştum. “Doğudan bir âlim gelmiş” dediler.”Her sorulan suale cevab veriyormuş.. Bir gün bir kalabalık gördüm, ne oluyor? diye sorduğızmda “Bediüzzaman gidiyor” dediler. Ben de yaklaştım, tam bir şarklı kıyafetindeydi. Belinde hançeri vardı. Genç idi. ılmine o kadar güveniyorduki; kapısının üstüne “Her soruya cevab verilir” levhası astırmıştı“
Allah Aşkına Durun
Afyon Ağır Ceza Reisi “Tevfik Onen” izne ayrılmıştı. Kendisi muhterem bir adamdı. Onun yerine bir hâkim vekâlet ediyordu. Mahkemede kalan kitapların alınması için müdafaada bulunmuştum. Hâkim “Ali Bayram” kızdı. Bütün Nur talebelerinin tevkifi için emir verecekti. Çok heyecanlanmıştım, yerimden fırlayıp:
“Durun, Allah aşkına durun!.. bu karda kışta, bayramdan etmeyin. Bir de bunların muhafazası için bir o kadar asker gerekecek, yazıktır. Mahkemenin ibtalini rica ediyorum” dedim.
Çok heyacanlı konuşmanın ardından arkadaşlar, gidip yüzümü yıkamamı söylediler. Aynada rengimin bembeyaz kesildiğini gördüm.
Netice olarak şunu ifade edeyim ki:
Namazına savcı mani olmak istedi
Bir celsede namaz vakti girmişti. Müsaade istiyen Bediüzzaman’a savcı hemen:
“Olmaz efendim, usule aykırıdır” diyerek homurdandı. Ben yerimde duramadım:
“Ne usulü?” diye bağırdım. Sizden usul hakkında bir şey istemiyor. Sizden Allah’ın yolundan ayrılmama gayretinde olan bir şahıs, bu yoldan ayrılacağından endişe edip, sizden beş dakika müsaade istedi “ dedim.
Hâkim izin verdi. Bediüzzaman Hazretleri dışarı çıkıp namazını kıldı.
Ben Bediüzzaman’ı yirmibeş sene evvelinden tanıyorum.
Mahkemede, Ceza Hâkimi bir gün bana şöyle demişti: “Ben bundan yirmibeş sene evvel İstanbul’da talebe iken Bediüzzaman’ı duymuştum. “Doğudan bir âlim gelmiş” dediler.”Her sorulan suale cevab veriyormuş.. Bir gün bir kalabalık gördüm, ne oluyor? diye sorduğızmda “Bediüzzaman gidiyor” dediler. Ben de yaklaştım, tam bir şarklı kıyafetindeydi. Belinde hançeri vardı. Genç idi. ılmine o kadar güveniyorduki; kapısının üstüne “Her soruya cevab verilir” levhası astırmıştı“
Allah Aşkına Durun
Afyon Ağır Ceza Reisi “Tevfik Onen” izne ayrılmıştı. Kendisi muhterem bir adamdı. Onun yerine bir hâkim vekâlet ediyordu. Mahkemede kalan kitapların alınması için müdafaada bulunmuştum. Hâkim “Ali Bayram” kızdı. Bütün Nur talebelerinin tevkifi için emir verecekti. Çok heyecanlanmıştım, yerimden fırlayıp:
“Durun, Allah aşkına durun!.. bu karda kışta, bayramdan etmeyin. Bir de bunların muhafazası için bir o kadar asker gerekecek, yazıktır. Mahkemenin ibtalini rica ediyorum” dedim.
Çok heyacanlı konuşmanın ardından arkadaşlar, gidip yüzümü yıkamamı söylediler. Aynada rengimin bembeyaz kesildiğini gördüm.
Netice olarak şunu ifade edeyim ki:
Yükleniyor...