Çeşitli bahanelerle Üstâd’ın yanına gitmek için fırsat kollardık. Daha çok traş olma bahanesini kullanırdık. Hapishanenin berber odası Üstâd’ın odasıyla karşı karşıya idi. Cevizli Mahmut isminde Emirdağlı otuz senelik emektar bir berber vardı. Traş olma bahanesiyle gider, fakat Üstâd’ın odasına girerdik.
Bir gün yine bu şekilde Üstâd’ımızın yanına gitmiştim. Üstâd usturasını bana verdi, berbere keskinlettirmek için gönderdi. Usturayı götürürken başgardiyan ve diğer gardiyanlar beni gördüler. Hiddetle üzerime doğru gelirlerken, tam o esnada beşinci koğuşta bir hadise haberi gelmesi üzerine, koşarak oraya gittiler. Ben de dayaktan kurtuldum. Hemen geri Üstâd’ın yanına sığındım, usturayı geri verdim. Üstâd kapının arkasında durup, bana “Buraları temizle!” dedi. Üstâd’ın odasını süpürdüm. Sonra beni yerime gönderdi. Kapıdan çıktığımda baktım ki, bu sefer altıncı koğuşta hadise çıkmış, gardiyanlar oraya doğru koşuyorlar. Ben fırsattan istifade edip, hemen koğuşuma gittim ve dayaktan kurtuldum...”(18)
Üstte geçen hatıra vesilesiyle, bizzat Sungur Ağabey’den dinlediğim hapishaneye aid elim bir hadiseyi kaydetmek icab etti:
“Hapisde Kerim isminde genç bir mahpus vardı. Refet Ağabey’den Kur’ân-ı Kerim öğrenmiş ve Nur talebelerine muhabbet bağlamış ve Hazret-i Üstâd’a gönül vermişti. Bu genç bir ara hastalığı dolayısıyla üç ay rapor almış, hapisten ayrılacağı zaman Hz. Üstâd’ı ziyaretle ellerini öpmek isterken, birden adî bir gardiyan gelmiş, Üstâd’ın yanında, yani kapıda tebdil-i hava için ayrılacak olan Kerim’i tokatlamış.”
Hz. Üstâd, bu hadiseyi zaman zaman anlatırken şöyle derdi: “Ben Rus’un cabbar kumandanına ehemmivet vermediğim, kıyam etmediğim ve ölüme gülerek gitmeye hazır olduğum halde, şurada bir adî gardiyan benim yanımda talebemi tokatlayıp hakaret etmesine seyirci kalmamın ve tahammül etmemin elbette sebebi vardır. Asayişi muhafaza...”
3- İnebolulu İbrahim Fakazlı Ağabey’in hatırası: (mealen)
“Afyon hapis hadisesinde (dışarıdan)hapisteki Nur kardeşlerime tesellici mektuplar yazmiştım.Bunlar Hapishane idaresini eline geçirmiş.Ayrıca benim Afyona gidip hapistekilerle görüşmem dahi tesbit edilmiş.Afyon mahkemesi 17 Ağustos 1948 Perşembe günü yapılan gizli bir celsede benim tevkifimede karar verilerek, İneboluya bildirilmişti. Bunu duydum ve 10 Eylül 1948 Cuma günü sabahı Afyon savcısına gittim ve teslim oldum.
(18) Son şahitler-1, s: 381.
Bir gün yine bu şekilde Üstâd’ımızın yanına gitmiştim. Üstâd usturasını bana verdi, berbere keskinlettirmek için gönderdi. Usturayı götürürken başgardiyan ve diğer gardiyanlar beni gördüler. Hiddetle üzerime doğru gelirlerken, tam o esnada beşinci koğuşta bir hadise haberi gelmesi üzerine, koşarak oraya gittiler. Ben de dayaktan kurtuldum. Hemen geri Üstâd’ın yanına sığındım, usturayı geri verdim. Üstâd kapının arkasında durup, bana “Buraları temizle!” dedi. Üstâd’ın odasını süpürdüm. Sonra beni yerime gönderdi. Kapıdan çıktığımda baktım ki, bu sefer altıncı koğuşta hadise çıkmış, gardiyanlar oraya doğru koşuyorlar. Ben fırsattan istifade edip, hemen koğuşuma gittim ve dayaktan kurtuldum...”(18)
Üstte geçen hatıra vesilesiyle, bizzat Sungur Ağabey’den dinlediğim hapishaneye aid elim bir hadiseyi kaydetmek icab etti:
“Hapisde Kerim isminde genç bir mahpus vardı. Refet Ağabey’den Kur’ân-ı Kerim öğrenmiş ve Nur talebelerine muhabbet bağlamış ve Hazret-i Üstâd’a gönül vermişti. Bu genç bir ara hastalığı dolayısıyla üç ay rapor almış, hapisten ayrılacağı zaman Hz. Üstâd’ı ziyaretle ellerini öpmek isterken, birden adî bir gardiyan gelmiş, Üstâd’ın yanında, yani kapıda tebdil-i hava için ayrılacak olan Kerim’i tokatlamış.”
Hz. Üstâd, bu hadiseyi zaman zaman anlatırken şöyle derdi: “Ben Rus’un cabbar kumandanına ehemmivet vermediğim, kıyam etmediğim ve ölüme gülerek gitmeye hazır olduğum halde, şurada bir adî gardiyan benim yanımda talebemi tokatlayıp hakaret etmesine seyirci kalmamın ve tahammül etmemin elbette sebebi vardır. Asayişi muhafaza...”
3- İnebolulu İbrahim Fakazlı Ağabey’in hatırası: (mealen)
“Afyon hapis hadisesinde (dışarıdan)hapisteki Nur kardeşlerime tesellici mektuplar yazmiştım.Bunlar Hapishane idaresini eline geçirmiş.Ayrıca benim Afyona gidip hapistekilerle görüşmem dahi tesbit edilmiş.Afyon mahkemesi 17 Ağustos 1948 Perşembe günü yapılan gizli bir celsede benim tevkifimede karar verilerek, İneboluya bildirilmişti. Bunu duydum ve 10 Eylül 1948 Cuma günü sabahı Afyon savcısına gittim ve teslim oldum.
(18) Son şahitler-1, s: 381.
Yükleniyor...