İbrahim Fakazlı vesaire. Çok ağabeylerle hapishanede meşguliyetimiz daima Nur Risaleleri’ni yazmaktı. Üstâd’ın bulunduğu koğuşa gittiğimizde arı kovanı gibi seslerin geldiğini duyardık. Bu sesler Üstâd’ımızın evrad, ezkâr, dua ve niyaz sesleriydi. Gecenin hangi saatinde baksak, ışığının yandığını görür, zikir seslerini işitirdik.

Devamlı Üstâd’ımızı düşünür, her fırsatta ziyaret edip elini öpmek, duasını almak isterdik. Gardiyanlar bize mani’ olurlar, hakaret ederlerdi. “Sende mi bunun arkasından gidiyorsun” diye bana tokad atarlardı. şefkatli Üstâd’ımız da benim gibi bir biçareyi teberrükleriyle taltif ederlerdi. Maddi kıymeti küçük olan bu hediyeler hayatımın en kıymetli nâdide yadigârlarıdır.

Hapishanede idareciler bize eziyet ettikleri zaman, üstadımız çok üzülürdü. Ceylan Ağabey çok şefkatli, çok cesur, çok tedbirliydi. Bizleri şevklendirir, daima hizmete teşvik ederdi.

Onbeşinci şua’ olan Elhüccet-üz Zehra Afyon hapishanesinde te’lif edilmişti. Te’lifi esnasında, zaman-zaman Üstâd’ın penceresinin altından geçerdik. Üstâdımız pencereden bakar, bizleri gördüğü anda, bulduğu küçük kâğıt parçalarına yazdığı kısımları kibrit kutusuna koyarak bize atardı. Biz de bu parçaları hemen çoğaltmaya başlardık. Birimiz yazdı mı, diğerimize verir, o gün bütün hapisteki ağabeylere ulaşırdı. Böyle böyle yazılanlar muhafaza edilip çoğaltılırdı.

Hapishanede Kur’ân yazısını öğrendim

Hapishanede Kur’ân yazısı yazmayı Ceylan Çalışkan Ağabey bana öğretiyordu. Gardiyanlar bizi yazarken gördükleri zaman, korkutmak isterler, tehdit ederler, bize hakaret ederlerdi. Biz Üstâd’ımızı gördüğümüz zaman, Üstâd’ımız bana: “Korkma, seni buraya Allah gönderdi. Sen çok bahtiyarsın, çok şükür et!” diye teselli ve iltifat ederdi.

(17) Aydınlar konuşuyor, s: 369-371.

Bizler gece-gündüz yazardık, Üstâd’ımız tashih eder, bizlere iade ederdi. Üstâd’ın bir kalemi vardı, beş renk yazardı. “Ya Erhamerrahimin ısm-i A’zam hürmetine bu Risaleyi yazan Bayram’ı Cennet-i Firdevs’de, saadet-i ebediyeye mazhar eyle ve hizmet-i imaniye ve Kur’âniye’de daima muvaffak eyle. “Bazen de babamın ve annemin ismini de yazar, onlara ismiyle dua ederdi. Bizler de çok şevklenir, gece gündüz yazardık. Hemen bu risaleyi bitirelim de Üstâd’ı ziyaret edelim, hem de dua yazdıralım diye... Üstâd’ı görüp elini öpmek, duasını almak, bizim için dünyanın en bahtiyar halleriydi.

Yükleniyor...