Tutuksuz olarak mahkemeleri devam eden otuz kişiden Zübeyr Gündüzalp ve dört Nur talebesi de mahkemenin kararından sonra tekrar tevkif altına alındıkları gibi,(6) Muallim Mustafa Sungur ve Safranbolulu Emin Hoca da hâkimlere yazdıkları birer mektuplarından ötürü, mahkemenin karar tarihinden sonra tevkif ettirilerek Afyon hapishanesine getirilmiştir. Yukarda kayıdlı listenin dışında olarak bir de Isparta’dan Nuri Benli ve İnebolu’dan İbrahim Fakazlı da hapsedilmişlerdir. Böylece Afyon hapsinde Nurcu maznun sayısı elliüçü bulmuş idi.

Kitaplar Diyanet İşleri Riyaseti’ne gönderiliyor.

Evrak ve dosyalar henüz savcılık tahkikatında iken, müsadere edilen Nur risaleleri yeniden Diyanet Reisliği’ne tetkik ettirilmek üzere gönderilmiş. Din İşleri Müşavere Kurulu’nca başta Zülfikar, Asa-yı Musa, Sirac-ün Nur ve Sikke-i Tasdik-i Gaybî kitapları ile birlikte, diğer el yazma kitap ve defterler de tetkike alınmış ve 16.3.1948 tarihinde rapora bağlanmıştır. Amma maalesef bu defa hârici baskılar ve hükûmetin maksatlı operasyonu-Bilhassa o sıra dindarlara karşı- hadisesinden dolayı hırçın durumu ve Nur talebelerinin Afyon hapis hadisesi ile kopan ve yayılan evhamlı dalgaların verdiği geniş çaplı terör yüzünden; Diyanet Hocaları istenilen hizmet, himaye ve tam bir âlicenaplık gösterememiş.. zulmen Afyon hapsinde zâlimlerin ellerinde ezilmekte olan Nur talebelerini kurtarma cihetinde layıkıyla el uzatamamıştır. Halbuki bu tarihten üç ay önce, (Afyon hapsinden evvel) yani 6.12.1947’de Isparta C. Savcılığınca Ankara’ya, Diyanet’e tetkik için gönderilen aynı kitaplar hakkında ise, Diyanet Reisliği gayet müsbet bir rapor vermiş ve kitapların ve maznunların beraetlerine sebebiyet vermişlerdi. Hem yine o tarihlerde, başta Diyanet Reisi Ahmed Hamdi efendi olmak üzere,tüm Diyanet hocaları son derece takdir hissi içerisinde Risale-i Nurlar’dan birer ikişer takım ısrarla istemişlerdi.

(6) Zübeyr Gündüzalp’ın ikinci mevkufyeti evrak temyiz mahkemesine gittikten sonra 1949’un beşinci ayında temyiz rrtahkemesince tahliyesine emir verilinceye kadar devam etmiştir. (Bkz. şualar Envar Neşriyat S: 517) Ayrıca Merhum Zübeyr Ağabey Üstâd’ın ilk mevkufiyetinden tahliyesine kadar hep Afyon’da, gerek dışarda gerekse içerde Üstâd’ının hizmetinde beklemiş kalmıştır. Allah ebeden razı olsun. Sungur Ağabey der ki: “Zübeyr Ağabey, 20 Eylül 1949’da Afyon hapsinden tahliyesinden sonra, Afyon’da tuttuğu evinde Sungur ve Ziya da beraber bulunuyordu.

Amma bu defaki raporları ise dediğimiz gibi evham ve hârici baskılar te’sir ederek, güya kendi resmi makamlarına şüphe celbetmemek için, dinsiz veya müteassıp bazı zâhirperest kimselere bir nevi rüşvet ve hakk-ı sükût kabilinden; Nurlar’ın ve Nur talebelerinin cemiyetçilik, tarikatçılık ve siyasetçilik cihetini tebrie etmekle beraber, yer yer bazı ilişmeler de raporlarında yer almıştır.

Yükleniyor...