Üstâd Bediüzzaman’la beraber mevkuf olarak

muhakemeleri devamedenlerin isimleri

1-Said-i Nursi Bediüzzaman, 2- Halil Çalışkan, 3- Mehmet Çalışkan,

4-Osman Çalışkan, 5- Hasan Çalışkan, 6- Mustafa Acet,

7-Ceylan Çalışkan, 8- Hıfzı Bayram, 9- İbrahim Edhem Talas,

10-Hüsrev Altınbaşak, 11- Burhan Çakır, 12-Tahiri Mutlu,

13-Mustafa Usman, 14- Sabri Halıcı, 15- Mehmet Feyzi Pamukçu,

16- Ali Akdağ, 17-Re’fet Barutçu, 18- Ahmet Feyzi Kul,

19- Rıf’at Filizer.

Üstâd’la beraber mevkufiyetleri devam eden onsekiz Nur talebesi mahkemenin karar günü olan 6.12.1948 tarihinde çoğunun cezası altı ay olduğız için,-Ahmet Feyzi Kul hariç- hepsi tahliye edilmiştir. Fakat bu defa, gayr-i mevkuf olarak mahkemeleri devam edenlerden: Zübeyr Gündüzalp, Ahmet Nazif Çelebi, İbrahim Fakazlı,(*) Salahaddin Çelebi ve Hüseyin tabancalı ise mahkemece verilen altışar aylık cezalarını tamamlamak üzere içeri alınmışlardır. Ceylan Çalışkan ise, başka bir meseleden de cezası olduğu için tahliye edilmemiştir.

İşte bu duruma göre Afyon hapsi maznunlarından, bir kısmı, bir hafta ile iki ay arasında değişen bir mevkufiyetten sonra; Üstâd’dan başka, kırksekiz kişilik büyük fırtınalı ve yaygaralı bir davanın böylece otuz sanığının hemen ilk başta tahliye edilmesi, hatta savcılıkça takipsizlik ile adem-i muhakemeleri istenmesi göstermektedir ki; hükümetin ve zabıtanın geniş bir evham rüzgârına kapılarak,

(*) Ancak İbrahim Fakazlı Ağabey derki; Ben Afyon hapsine 10 Eylül 1948 Cuma günü alındım, 9 Mart 1949’da tahliye edildim. Böylece tam 6 ay yattım.

Türkiye çapında operasyon ve taharrilere girişmesinin, velveleler koparmasının mahiyeti yalnız bu kadarcıkmış!.. Lâkin burada bir mühim taktik vardır ki: Afyon hadisesinde bütün hücum ve taarruz Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın şahsiyetine karşı olmasından, göstermelik birkaç kişiye de ufak-tefek bazı cezalar vererek asıl maksad; Onlara göre Türk milletinden olmıyan birisini, yani Bediüzzaman’ı ezmek ve ağır ceza ile cezalandırmak suretiyle, Türk olan talebelerini de ondan koparmak ve ürkütmek ile soğutmak plânıydı. Nitekim Afyon Ağır Ceza Mahkemesi kararnamesinde Bediüzzaman Hazretleri’nin Kürtlüğü çok açık şekilde mesele edilmiş ve hatta mahkûmiyetine en büyük sebeb gösterilmiştir. Hazret-i Üstâd da Afyon Mahkemesinin bu zalimane ve kaba ve adaletsiz durumunu ilk başından beri hemen sezmiş ve bütün hedef kendisinin şahsiyeti olduğunu anlamıştır. Bundan dolayı da hapisteki talebelerine müdafaat vesaire işlerin ifası hususunda selâhiyyet vermiş ve havale etmiştir.

Yükleniyor...