Hapishanede aramızda hiç tanımadığımız birisi vardı. Bize “Sizin yüzünüzde nur parlıyor” diyerek bize yanaşmak ve bizimle konuşmak istiyordu
hep... Sonra Üstâd, çaydanlığının altına bir pusula yapıştırıp göndermişti. Pusula da: “Dikkat edin, ileri geri konuşmayın!.. O adam çavuştur, içimize casusluk yapmak için sokulmuştur. O, ..... ın adamıdır” diye yazılıydı..”
{Son şahitler-1, s: 87.}
3- Jandarma Eri İsmail Karaman’ın Hatırası:
“1912 Konya Akşehir doğumlu ve 1933 Nisanında dördüncü numaralı Edirne jandarma okulunda askerliğine başlamış, okulu bitirdikten sonra da, M.Kemal Paşa’nın müstakil jandarma muhafız taburuna dağıtımı yapılmış, bir müddet burada kaldıktan sonra, Çankaya jandarma karakoluna verilmiş, daha sonraları çiftlik karakoluna gönderilmiş olan jandarma eri ısmail Karaman şunları anlattı:
“Bir gün akşam üzeri, jandarma bölük kumandanı beni ve iki arkadaşımı tam techizatlanarak tabura gelmemizi söyledi. Tabura gittiğimiz de, bizimle birlikte tabura çağırılanlar yirmi iki kişiyi
{Her halde şu yirmi iki kişi, sadece bir taburdandır. Diğer seksen jandarma ise başka taburlardan olsa gerek. A.B.}
bulmuştuk. Sebebini bilmiyordum. Sonra yüzbaşımız geldi.. ve bizden “Kubilay” hadisesini sordu. Bir iki arkadışımız hadiseyi bildikleri kadarıyla anlatmaya çalıştılar.
Yüzbaşımız: “İşte Kubilay hadisesi gibi, bir hoca başına yirmi otuz kadar hocayı toplamış, Isparta’ya gelmiş, Isparta zabıtası da onu yakalamış, hapse koymuş. Hep beraber gidip o Kürd hocayı alacağız.”
{Yüzbaşının ifadesinde görüldüğü üzere, Bediüzzamanın Eskişehir hadisesinde bir plân çerçevesinde Menemen hadisesi tipi bir olay ika’ etmek istenilmiş ve ona göre hükûneti ayaklandırmışlardı. A.B.}
diye tabura çağrılmamızın sebebini anlattı.
Bizi tekrar güzelce teşkilâtlandırdılar. Başımızda da dahiliye Vekili Şükrü Kaya, jandarma genel komutanı Kâzım Orbay ve emniyet genel müdürü vardı.
Tam teçhizatlı olarak Ankara’dan trene bindik. Afyon’da trenden indik ve kamyonlarla yola devam ettik. Gün doğarken de Isparta’ya girdik.
hep... Sonra Üstâd, çaydanlığının altına bir pusula yapıştırıp göndermişti. Pusula da: “Dikkat edin, ileri geri konuşmayın!.. O adam çavuştur, içimize casusluk yapmak için sokulmuştur. O, ..... ın adamıdır” diye yazılıydı..”
{Son şahitler-1, s: 87.}
3- Jandarma Eri İsmail Karaman’ın Hatırası:
“1912 Konya Akşehir doğumlu ve 1933 Nisanında dördüncü numaralı Edirne jandarma okulunda askerliğine başlamış, okulu bitirdikten sonra da, M.Kemal Paşa’nın müstakil jandarma muhafız taburuna dağıtımı yapılmış, bir müddet burada kaldıktan sonra, Çankaya jandarma karakoluna verilmiş, daha sonraları çiftlik karakoluna gönderilmiş olan jandarma eri ısmail Karaman şunları anlattı:
“Bir gün akşam üzeri, jandarma bölük kumandanı beni ve iki arkadaşımı tam techizatlanarak tabura gelmemizi söyledi. Tabura gittiğimiz de, bizimle birlikte tabura çağırılanlar yirmi iki kişiyi
{Her halde şu yirmi iki kişi, sadece bir taburdandır. Diğer seksen jandarma ise başka taburlardan olsa gerek. A.B.}
bulmuştuk. Sebebini bilmiyordum. Sonra yüzbaşımız geldi.. ve bizden “Kubilay” hadisesini sordu. Bir iki arkadışımız hadiseyi bildikleri kadarıyla anlatmaya çalıştılar.
Yüzbaşımız: “İşte Kubilay hadisesi gibi, bir hoca başına yirmi otuz kadar hocayı toplamış, Isparta’ya gelmiş, Isparta zabıtası da onu yakalamış, hapse koymuş. Hep beraber gidip o Kürd hocayı alacağız.”
{Yüzbaşının ifadesinde görüldüğü üzere, Bediüzzamanın Eskişehir hadisesinde bir plân çerçevesinde Menemen hadisesi tipi bir olay ika’ etmek istenilmiş ve ona göre hükûneti ayaklandırmışlardı. A.B.}
diye tabura çağrılmamızın sebebini anlattı.
Bizi tekrar güzelce teşkilâtlandırdılar. Başımızda da dahiliye Vekili Şükrü Kaya, jandarma genel komutanı Kâzım Orbay ve emniyet genel müdürü vardı.
Tam teçhizatlı olarak Ankara’dan trene bindik. Afyon’da trenden indik ve kamyonlarla yola devam ettik. Gün doğarken de Isparta’ya girdik.
Yükleniyor...