adaletli düşünmeleri şöyle dursun, hadiseyi âcizlik ve beceriksizlik veya gayr-ı kanunî, keyfî emirlere bendeliklerinden, çok büyük şa’şaalarla büyüttüler. Ankara zahirde telâş ve heyecan içinde büyük çapta bir hareket içine girmişti. Devrin Başbakanı ısmet ınönü, başka bahaneler uydurarak, hadise münasebetiyle şark vilâyetlerine seyahate gitti.
{Osmanlıca Lem’alar, s: 856.}
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da Ankara’dan yüz jandarma, yirmi polis ile, yanına da emniyet genel müdürünü ve jandarma genel komutanını alarak, trenle Isparta’ya hareket etti.
Bunlar Ankara’dan Isparta’ya, gele dursunlar... Biz bu arada Üstâd Hazretlerinin Isparta müdde-i umumisine vermiş olduğu istid’asını okuyalım:
“Isparta Cumhuriyet Müdde-i Umumiliği’ne
Dokuz senedir beni bu memlekette sebebsiz olarak ikamete mecbur ettiler. Hariçle ihtilâttan men’ olduğum için çalışamadım, perişan bu gurbette kimsesiz kaldım. On üç senedenberi, beni bu vilâyette tanıyanların tasdikleri altında, siyasetle hiç bir cihetle alâkam kalmadığına delilim şudur ki: On üç seneden beri bir gazeteyi okumadığımı ve dinlemediğimi, sekiz sene oturduğum Barla halkı ile işhad ediyorum. On üç sene, bu zamanda siyasetin lisanı olan gazeteyi dinlemeyen, işitmiyen, istemeyen bir adamın siyasetle alâkası olmadığı.. Ve sekiz aydan beri merkez-i vilâyette, bütün buradaki benimle temas edenlerin şehadetleriyle, siyasete taalluk eden hiç bir meseleye temas etmediğimi gösterebilirim. Bu halimle beraber, bu senenin Kurban bayramında fıtraten sohbetten hoşlanmadığım için, hiç kimseyi kabul etmediğimi gösterir bir iki satırlık yazı ile kapımda yazdığım ve hiç bir kimse de gelmediği halde, bu mübarek bayramın dört gününde bir polis bulundurmak suretiyle; benim gibi garib, ihtiyar, hastalıklı bir adama şüphe isnat ederek tarassud ettirmek ve harekât-ı şahsiyyemi bila-sebeb taht-ı nezarette bulundurmakla; verilen tazyik ve sıkıntı kâfi gelmiyormuş gibi, bu senenin Nisanının dördüncü günü, kış münasebetiyle ve mütemadiyen harekâtımın takib ve tarassud edilmesinden dolayı, harice çıkmadığımdan sıkılmıştım. İşte o günü altı aylık ızdırabımı tahfif etmek ve biraz teneffüs ve rahatsızlığımı izale etmek için, havanın güzelliğinden istifade ederek gezmeye gitmiştim. Avdetimde bir komiser ile iki polis ikamet ettiğim evimin kapısında ve bir komiserle iki polis de bahçenin dışarısında bulunuyorlardı. ıçeriye girdim. Komiser ve iki polis beni takib ettiler. Odama çıktım, Onlar da arkamdaydılar. Benimle beraber girdiler. Taharriye başladılar.
{Osmanlıca Lem’alar, s: 856.}
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da Ankara’dan yüz jandarma, yirmi polis ile, yanına da emniyet genel müdürünü ve jandarma genel komutanını alarak, trenle Isparta’ya hareket etti.
Bunlar Ankara’dan Isparta’ya, gele dursunlar... Biz bu arada Üstâd Hazretlerinin Isparta müdde-i umumisine vermiş olduğu istid’asını okuyalım:
“Isparta Cumhuriyet Müdde-i Umumiliği’ne
Dokuz senedir beni bu memlekette sebebsiz olarak ikamete mecbur ettiler. Hariçle ihtilâttan men’ olduğum için çalışamadım, perişan bu gurbette kimsesiz kaldım. On üç senedenberi, beni bu vilâyette tanıyanların tasdikleri altında, siyasetle hiç bir cihetle alâkam kalmadığına delilim şudur ki: On üç seneden beri bir gazeteyi okumadığımı ve dinlemediğimi, sekiz sene oturduğum Barla halkı ile işhad ediyorum. On üç sene, bu zamanda siyasetin lisanı olan gazeteyi dinlemeyen, işitmiyen, istemeyen bir adamın siyasetle alâkası olmadığı.. Ve sekiz aydan beri merkez-i vilâyette, bütün buradaki benimle temas edenlerin şehadetleriyle, siyasete taalluk eden hiç bir meseleye temas etmediğimi gösterebilirim. Bu halimle beraber, bu senenin Kurban bayramında fıtraten sohbetten hoşlanmadığım için, hiç kimseyi kabul etmediğimi gösterir bir iki satırlık yazı ile kapımda yazdığım ve hiç bir kimse de gelmediği halde, bu mübarek bayramın dört gününde bir polis bulundurmak suretiyle; benim gibi garib, ihtiyar, hastalıklı bir adama şüphe isnat ederek tarassud ettirmek ve harekât-ı şahsiyyemi bila-sebeb taht-ı nezarette bulundurmakla; verilen tazyik ve sıkıntı kâfi gelmiyormuş gibi, bu senenin Nisanının dördüncü günü, kış münasebetiyle ve mütemadiyen harekâtımın takib ve tarassud edilmesinden dolayı, harice çıkmadığımdan sıkılmıştım. İşte o günü altı aylık ızdırabımı tahfif etmek ve biraz teneffüs ve rahatsızlığımı izale etmek için, havanın güzelliğinden istifade ederek gezmeye gitmiştim. Avdetimde bir komiser ile iki polis ikamet ettiğim evimin kapısında ve bir komiserle iki polis de bahçenin dışarısında bulunuyorlardı. ıçeriye girdim. Komiser ve iki polis beni takib ettiler. Odama çıktım, Onlar da arkamdaydılar. Benimle beraber girdiler. Taharriye başladılar.
Yükleniyor...