gözlerine bakılamaz bir tarzda celâl ve heybet neşrederdi. Bu bir gerçektir. Mübalağa değildir. Onun yanında talebelik ve hizmetkârlık yapmış bir çok zatlar bu durumu bir çok defalar müşahede etmiş ve dile getirmişlerdir.

HZ. Üstâd’ın Fıtrî ve Has Kokusu

Evet, nasılki sahih rivayetlerle gelen en başta Resul-i Ekrem’in (A.S.M.); ve sonra Hulefa-i Raşidininin ve mertebe mertebe diğer bazı sahabe ve kâmil Evliyaların da, her birisinin kendisine hâs, fıtrî kokuları olduğu gibi; Hz. Üstâd Bediüzzaman dahi, evvela sünnet-i seniyye ittibaen her zaman güzel raihalı kokuları sürünmesi neticesi, onun odası ve elbiselerinden güzel kokuların raihaları hep gelmekte idi. Bu kokulardan -gençlik devrelerinde- gelen haberler ve yazılı lahikalara göre -”Tefarik” denilen bir kokuyu, daha sonraları ise yalnız “Gülyağı”nı sevmiş ve sürmüştür.

Birde bunların dışında ayrıca Üstâd’ın bütün hayat fasılllarında elinin temas ettiği şeylerden ve elbise, çamaşır ve eşyasından rayihalanan hususî ve fıtrî bir kokusununda var olduğu hakkında bir çok insanların rivayetleri vardır.. Ve bu durum gayet meşhurdur. Hz. Üstâd’ın hayatta kalmış hususî talebe ve hizmetkârlarından ben çok duymuşum, sende sorabilirsin.

Bu vaziyetin birçok nevilerinden numune için sadece Emirdağ hayatından iki şahidin iki rivayetini kaydediyoruz.

1- Hz. Üstâd’ın Emirdağ hayatında hemen hemen her vakit kendi evlerinde onun çamaşırlarını yıkayan ve çorbasını pişiren merhum Mehmed Çalışkan Ağabey haber veriyorki: “Üstâd’ın çamaşırları bizim evde yıkanırdı. Çamaşırlarının kirli olduğu hiç belli etmezdi.. Daima çamaşırları misk gibi kokardı.”

(Son şahitler-4, Sh. 58)

2- Yine Emirdağlı Mehmet Çalışkanın yeğeni M.Zeki Çalışkan diyorki: “Birgün Üstâd’ın kirli çamaşırlarını sepetle Osman Çalışkan amcalarıma götürüyordum. Yolda burnuma gül kokusu gelmişti, sepeti yere dökerek içine baktım. Kirli diye götürdüğüm çamaşırlar misk gibi kokuyordu.

(Son şahitler-4, Sh.79)

İşte, bu iki sadık şâhidin haberleri böyledir. Bunlar gibi daha birçok rivayet ve haberleri kaydedebilirdik: Ama bence bu iki nümûne maksad için, yani hadisenin sıdkı için kâfidir.

Evet , Hz. Üstâd’ın şu fıtrî kokusuna âşina olan zatlar, onun eşyasından seneler sonrada aynı kokuyu koklayabildiklerini söylerler.

Yükleniyor...