17- Gözlerinin beyazında, âsar-ı şecaat gösteren kırmızı damarcıklarla süslüidi.
18- Mübarek kirpikleri uzun idi.
19- Kaşları gür ve ileriye doğru dik idi.
20- Mübarek yüzleri müdevver idi.
21- Mübarek burnu, koç burnu gibi, iri ve eğik idi.
22- Mübarek ağzı büyükçe ve genişçe idi.
23- Mübarek çenesi kalın ve iri idi.
24- Teninin ve yüzünün rengi, buğday renginde olup, fakat beşaşet ve heybetle karışık bir kırmızılık nümayan idi.
{Bu hususta Üstâd'ın bizzat ifadeleri lahikalarda mevcut oldugu gibi,hizmetkarlarının da müşahedeleriyle sabittir.}
Benim şahsen Hazret-i Üstâd’ı bir kaç defa ziyaretlerimde müşahede ettiğim kadarıyla, ancak bu kadarını tesbit edebildim. İmidim kavidir ki; bu mevzu’da daha detaylı şekilde tesbitler yapılacaktır.
Bir Garabet
Burada bir nokta-i garabet kaydetmek isterim ki: ınsanların hemen hepsinin sima rengi, saç ve göz rengine göre olur. Başka bir tabirle; Saç ve göz renkleri, sima rengine uygun şekilde olur. Mesela saçı sarı olanların, ekseriya gözleri mavi, siması sarışın olur. Veya yine çoğunlukla, gözleri mavi olanların, saç renkleri sarı veya kırmızı.. yüz simalarının rengi de buna uygun olarak sarışın gibi bir şekilde olur.
Halbuki; Hazret-i Bediüzzaman’da bu husus tamamen değişik ve başka şekilde idi. Onun gözleri mavi-yeşil arasında bir renkte olduğu halde; Saçları siyah, sima rengi ise, buğday tenli idi.
Hatta benim kendi müşahedelerime göre, onun her iki gözlerinin rengi mavi cins bir levnde göründüğü halde, dikkatlice bakıldığı zaman, iki gözünün arasında renkte fark vardı. Birisi; yeşile mail bir mavi.. Öbürü sarıya mail bir yeşil renkteydi. Ancak bu ta’rif ettiğim şekildeki renkler, hangisi sağ gözünde, hangisi solunda olduğunu hatırlıyamıyorum.
Evet gerçekten, Hazret-i Bediüzzaman’ın gözleri çok başka idi. Hemen her zaman bir çok kimseler tarafından onun en çok dikkat çeken mübarek gözlerimiş. Müsbet ve menfi bir çok insanlar onun fevkalâde, acib, parlak ve berrak gözlerinden bahsetmişlerdir.
Evet, Bediüzzaman’ın mübarek gözleri; cemal, şefkat ve rahmetin tecelli ettiği anlarda, Nurlar lemaen eden birer lüks gibi ünsiyetler, merhamet ve şefkatler saçtığı gibi; Celâl ve heybet tecellilerinde de, artık onun mübarek
18- Mübarek kirpikleri uzun idi.
19- Kaşları gür ve ileriye doğru dik idi.
20- Mübarek yüzleri müdevver idi.
21- Mübarek burnu, koç burnu gibi, iri ve eğik idi.
22- Mübarek ağzı büyükçe ve genişçe idi.
23- Mübarek çenesi kalın ve iri idi.
24- Teninin ve yüzünün rengi, buğday renginde olup, fakat beşaşet ve heybetle karışık bir kırmızılık nümayan idi.
{Bu hususta Üstâd'ın bizzat ifadeleri lahikalarda mevcut oldugu gibi,hizmetkarlarının da müşahedeleriyle sabittir.}
Benim şahsen Hazret-i Üstâd’ı bir kaç defa ziyaretlerimde müşahede ettiğim kadarıyla, ancak bu kadarını tesbit edebildim. İmidim kavidir ki; bu mevzu’da daha detaylı şekilde tesbitler yapılacaktır.
Bir Garabet
Burada bir nokta-i garabet kaydetmek isterim ki: ınsanların hemen hepsinin sima rengi, saç ve göz rengine göre olur. Başka bir tabirle; Saç ve göz renkleri, sima rengine uygun şekilde olur. Mesela saçı sarı olanların, ekseriya gözleri mavi, siması sarışın olur. Veya yine çoğunlukla, gözleri mavi olanların, saç renkleri sarı veya kırmızı.. yüz simalarının rengi de buna uygun olarak sarışın gibi bir şekilde olur.
Halbuki; Hazret-i Bediüzzaman’da bu husus tamamen değişik ve başka şekilde idi. Onun gözleri mavi-yeşil arasında bir renkte olduğu halde; Saçları siyah, sima rengi ise, buğday tenli idi.
Hatta benim kendi müşahedelerime göre, onun her iki gözlerinin rengi mavi cins bir levnde göründüğü halde, dikkatlice bakıldığı zaman, iki gözünün arasında renkte fark vardı. Birisi; yeşile mail bir mavi.. Öbürü sarıya mail bir yeşil renkteydi. Ancak bu ta’rif ettiğim şekildeki renkler, hangisi sağ gözünde, hangisi solunda olduğunu hatırlıyamıyorum.
Evet gerçekten, Hazret-i Bediüzzaman’ın gözleri çok başka idi. Hemen her zaman bir çok kimseler tarafından onun en çok dikkat çeken mübarek gözlerimiş. Müsbet ve menfi bir çok insanlar onun fevkalâde, acib, parlak ve berrak gözlerinden bahsetmişlerdir.
Evet, Bediüzzaman’ın mübarek gözleri; cemal, şefkat ve rahmetin tecelli ettiği anlarda, Nurlar lemaen eden birer lüks gibi ünsiyetler, merhamet ve şefkatler saçtığı gibi; Celâl ve heybet tecellilerinde de, artık onun mübarek
Yükleniyor...