Fıkhî Mes’elelerden:
Dişlerin Kaplanması
“1932 tarihli sualinize şimdilik etrafıyla cevab veremiyorum. Fakat bu mesele ile münasebettar bir iki mes’ele-i şeriatı icmalen yazıyorıun. şöyle ki:
Abdest vaktinde ağzı yıkamak farz değil, sünnettir: Fakat gusül hengamında ağzını yıkamak farzdır. Az bir şey de yıkanmadık kalsa olmaz, zarardır. Onun için dişleri kaplamak lehinde ulemalar fetva vermeye cesaret edemiyorlar. ımam-ı A’zam ile ımam-ı Muhammed (R.A) gümüş ve altından dişlerin yapılmasına fetvaları, sabit kaplama hakkında olmamak gerektir. Halbuki bu diş meselesi umum-ul belva suretinde o derece intişarı var ki, ref i kabil değil. İmmeti bu belva-i azimeden kurtarmak çaresini düşündüm.. Birden kalbime bu nokta geldi: “Haddim ve hakkım değil ki, ehl-i içtihadın vazifesine karışayım!..”
Fakat bu umum-ul belva zaruretine karşı, fetvalara tarafdar olmadığım halde, diyorum ki: Eğer mütedeyyin bir hekim-i hazıkın gösterdiği ihtiyaca binaen kaplama sureti olsa, altındaki diş, ağzın zahirisinden çıkar, batın hükmüne geçer. Gusülde yıkanmaması guslü iptal etmez. Çünki üstündeki kaplama yıkanıyor, onun yerine geçiyor.
Evet, cerihaların üstündeki sargıların zarar için kaldırılmadığından, ceriha yerine yıkanması şer’an o yaranın gasli yerine geçtiği gibi, böyle ihtiyaca binaen sâbit kaplamanın yıkanması dahi dişin yıkanması yerine geçer, guslü iptal etmez. Vel-ilmû indallah! madem ihtiyaca binaen bu ruhsat oluyor. Elbette yalnız süs için, ihtiyaçsız dişleri kaplamak veya doldurmak bu ruhsattan istifade edemez. Çünki, hatta zaruret derecesine geldikten sonra, böyle umum-ul belvalar eğer bilerek su-i ihtiyarıyla olsa, o zaruret ibahaya sebebiyet vermez. Eğer bilmiyerek olmuş ise, zaruret için elbette cevaz var.
Said Nursi”
{Barla Lahikası, s: 351.}
Fıkhî Mes’elelerden:
Cemaat Adetinin Efdaliyeti Hakkında
“Rabian: Sorduğun suallere dair yanımda kitap bulunmadığı için Hanefi ulemasının kavillerini ve ehadisin rivayetlerini şimdilik bilmiyorum. Fakat bence böyle efdaliyet meselesinde kabul-u ammeyi ihsas eden adet-i cemaat medar-ı tercihdir. Adet-i İslâmiye nasıl gelmiş, o daha efdaldir.
Dişlerin Kaplanması
“1932 tarihli sualinize şimdilik etrafıyla cevab veremiyorum. Fakat bu mesele ile münasebettar bir iki mes’ele-i şeriatı icmalen yazıyorıun. şöyle ki:
Abdest vaktinde ağzı yıkamak farz değil, sünnettir: Fakat gusül hengamında ağzını yıkamak farzdır. Az bir şey de yıkanmadık kalsa olmaz, zarardır. Onun için dişleri kaplamak lehinde ulemalar fetva vermeye cesaret edemiyorlar. ımam-ı A’zam ile ımam-ı Muhammed (R.A) gümüş ve altından dişlerin yapılmasına fetvaları, sabit kaplama hakkında olmamak gerektir. Halbuki bu diş meselesi umum-ul belva suretinde o derece intişarı var ki, ref i kabil değil. İmmeti bu belva-i azimeden kurtarmak çaresini düşündüm.. Birden kalbime bu nokta geldi: “Haddim ve hakkım değil ki, ehl-i içtihadın vazifesine karışayım!..”
Fakat bu umum-ul belva zaruretine karşı, fetvalara tarafdar olmadığım halde, diyorum ki: Eğer mütedeyyin bir hekim-i hazıkın gösterdiği ihtiyaca binaen kaplama sureti olsa, altındaki diş, ağzın zahirisinden çıkar, batın hükmüne geçer. Gusülde yıkanmaması guslü iptal etmez. Çünki üstündeki kaplama yıkanıyor, onun yerine geçiyor.
Evet, cerihaların üstündeki sargıların zarar için kaldırılmadığından, ceriha yerine yıkanması şer’an o yaranın gasli yerine geçtiği gibi, böyle ihtiyaca binaen sâbit kaplamanın yıkanması dahi dişin yıkanması yerine geçer, guslü iptal etmez. Vel-ilmû indallah! madem ihtiyaca binaen bu ruhsat oluyor. Elbette yalnız süs için, ihtiyaçsız dişleri kaplamak veya doldurmak bu ruhsattan istifade edemez. Çünki, hatta zaruret derecesine geldikten sonra, böyle umum-ul belvalar eğer bilerek su-i ihtiyarıyla olsa, o zaruret ibahaya sebebiyet vermez. Eğer bilmiyerek olmuş ise, zaruret için elbette cevaz var.
Said Nursi”
{Barla Lahikası, s: 351.}
Fıkhî Mes’elelerden:
Cemaat Adetinin Efdaliyeti Hakkında
“Rabian: Sorduğun suallere dair yanımda kitap bulunmadığı için Hanefi ulemasının kavillerini ve ehadisin rivayetlerini şimdilik bilmiyorum. Fakat bence böyle efdaliyet meselesinde kabul-u ammeyi ihsas eden adet-i cemaat medar-ı tercihdir. Adet-i İslâmiye nasıl gelmiş, o daha efdaldir.
Yükleniyor...