mühim olanları Mektubat ve Lem’alar’a, Risale olarak girmişlerdir. Risalelik makamından bir derece aşağı kısımları da lahikada kalmıştır. Risalelere geçen kısımlar malûm ve münteşir ve geniş izahlı ve Risale makamında bulunduğundan; bunların içinden sadece dünyanın ömrü hakkında vürûd eden bir hadisin ilmî tahkikatıyla ilgili olan parçayı kaydetmek isteriz. Bunu da lahikalardan kayd edeceğimiz cevabların akabinde dercetmek niyetindeyiz.şimdi Barla Lahikası’na geçmiş sualler kısmından umuma faydalı olan bir kaçını alıyoruz. Bunları da bir kaç sınıfa ayırarak sıraya koyuyoruz:

1- Fıkhî mes’eleler

2- İtikadî mes’eleler

3- Gıybet ve kazf-ı muhsanattan zecr..

Fıkhî ve Dinî Mes’elerden:

Keffaret Meselesi

Aziz, Sıddık, müdakkik kardeşim Re’fet Bey!

Sorduğun suale en kolay ve ruhsatlı cevab senin cevabındır. Mülteka şerhi Damad’ın ve Merakayilfelah ikisi demişler: ıki Ramazan için bir keffaret kâfidir. Müteaddit vak’alara bir keffaret kifayet eder. Çünki tedahül vardır.. Ve demişler.

Hakikat nokta-i nazarında bu meselede azimet var, ruhsat var. Azimet hali: Kuvveti müsaid ise, her Ramazan için ayrı bir keffaret var. Fakat ruhsat ciheti; tedahül sırrına binaen, müteaddit Ramazan için bir keffaret farz, ayrı ayrı keffaret müstehab derecesinde kalır. Bu keffarette manay-ı ukubetle manay-ı ibadet ikisi dahil, münderiç olduğu için; hem kerhen icbar edilmiyecek, hem tedahül eder.

Aziz Kardeşim, Fıkh-ül Ekber olan esasat-ı imaniye ile meşgul olduğumuz için, nakle ve ehl-i içtihadın medarikine ve meahizine bakan dekaik-ı mesail-i fer’iyeye zihnim şimdilik ciddî müteveccih olamıyor. Zaten yanımda da kitaplar olmadığı gibi, vaktim de yoktur ki müracaat edeyim. Hem Ulema-yı İslâm o kadar tedkikat-ı saibe yapmışlar ki; füruata dair tedkikat-ı amikaya ihtiyaçları kalmamış. Eğer hakiki ihtiyaç hissetseydim, böyle füruata dair müçtehidinin derin me’hazlerine gidip, bazı beyanatta bulunacaktım. Belki de daha o nevi hakaika meşguliyet zamanları gelmemiş...”

{Barla Lahikası, s: 351.}



Yükleniyor...