fikir vermektedir. Fakat Üstâd henüz Kastamonuda iken, kendi eski eserlerinden bazılarının Risale-i Nura bağlanması hakkında bir ihtar almışsa da, ancak mevki’ ve makamlarını -bildirilmediği için- belirtmemiştir.O tarihten hayli zaman sonra, Emirdağı’na geldiğinde o eski eserlerinin, Nurların içindeki yer ve makamları da, ma’nevi ihtar ile bildirilmiş ve tesbit edilmiştir. Emirdağı’nda kaleme almış olduğu bir mektubunda bu mevzuda şöyle demiştir:
Ve Üçüncü Misal: “İhtar edilen ikinci nokta: Madem Arapça altmış dörde girdik (1364 Hicri-1945 Miladi) işarat-ı gaybiye hükmiyle; Risale-i Nur tekemmül etmiş olur. Eğer Rumi tarihi olsa, daha bir iki senemiz var. ...Halbuki çok mühim yerlerde yazılmıyan ve te’hir edilen risaleler kalmış. Mesela Otuzuncu Mektup, Otuz ıkinci Mektup.. Ve Otuz Bir ve Otuz İkinci Lem’alar gibi ehemmiyetli mertebeler boş kalmış.
Kalbime ihtar edilmiş ki: “Eski Said’in en mühim eseri ve Risale-i Nur’un fatihası, Arabî ve matbu’ olan İşaret’ül İ’caz tefsiri, Otuz ıkinci Mektup olacak ve olmuş.. Ve Eski Said’in en son te’lifi ve yirmi gün Ramazanda te’lif edilen ve kendi kendine manzum gelen Lemaat risalesi, otuz ikinci lem’a olması.. ve Yeni Said’in en evvel hakikattan şühûd derecesinde kalbine zâhir olan Arabi ibaresinde Katre, Habbe, şemme, Zerre, Habab, Zehre, şu’le ve onların zeyillerinden ibaret büyükçe bir mecmua, Otuz İçüncü Lem’a olması ihtar edildi. Hem Meyve, Onbirinci şua’ olduğu gibi.. Denizli Müdafaanamesi de, On ıkinci şua’.. Ve Hapiste ve sonra yazılan küçük mektuplar mecmuası, Onüçüncü şua’ olması ihtar edildi. Ben de aziz kardeşlerimin tensiblerine havale ediyorum. Demek bir kaç mertebede kapı açıktır. Bizlere daha iyi tetimmeler yazdırılabilir.”
{Emirdağ -1 Kitabı, s: 64.}
Hazret-i Üstâd’ın 1945 senesinde kaleme aldığı bu mektubunda nurların tanzim ve tertibinin son safhasını beyan ettiği gibi, o tarihten sonra te’lif edilecek ve edilmiş olan Arapça Hülâsat-ûl Hülâsa, el-Hüccet’ül Zehra, Afyon Mahkeme Müdafaanâmesi.. ve daha sonraları, yani 1950’den sonra, Hutbe-yi şamiyye’nin tercümesi ve Hanımlar Rehberi’nin tetimmeleri ve Nur Âleminin Bir Anahtarı eserinin parçaları gibi risaleleri de haber vermektedir.
Bu verilen misallerle, tüm Risale-i Nurların te’lifi gibi, tertib ve tanzimi de, böyle manevi ihtar ve ilhamların tasarruf ve hükümleri altnda gerçekleşdiğine artık şüphe kalmamış oluyor.
Gelelim, mevcud risalelerden alınan risaleler ve parçalarla çeşitli isimler altındaki mecmuaların tanzimine:
Ve Üçüncü Misal: “İhtar edilen ikinci nokta: Madem Arapça altmış dörde girdik (1364 Hicri-1945 Miladi) işarat-ı gaybiye hükmiyle; Risale-i Nur tekemmül etmiş olur. Eğer Rumi tarihi olsa, daha bir iki senemiz var. ...Halbuki çok mühim yerlerde yazılmıyan ve te’hir edilen risaleler kalmış. Mesela Otuzuncu Mektup, Otuz ıkinci Mektup.. Ve Otuz Bir ve Otuz İkinci Lem’alar gibi ehemmiyetli mertebeler boş kalmış.
Kalbime ihtar edilmiş ki: “Eski Said’in en mühim eseri ve Risale-i Nur’un fatihası, Arabî ve matbu’ olan İşaret’ül İ’caz tefsiri, Otuz ıkinci Mektup olacak ve olmuş.. Ve Eski Said’in en son te’lifi ve yirmi gün Ramazanda te’lif edilen ve kendi kendine manzum gelen Lemaat risalesi, otuz ikinci lem’a olması.. ve Yeni Said’in en evvel hakikattan şühûd derecesinde kalbine zâhir olan Arabi ibaresinde Katre, Habbe, şemme, Zerre, Habab, Zehre, şu’le ve onların zeyillerinden ibaret büyükçe bir mecmua, Otuz İçüncü Lem’a olması ihtar edildi. Hem Meyve, Onbirinci şua’ olduğu gibi.. Denizli Müdafaanamesi de, On ıkinci şua’.. Ve Hapiste ve sonra yazılan küçük mektuplar mecmuası, Onüçüncü şua’ olması ihtar edildi. Ben de aziz kardeşlerimin tensiblerine havale ediyorum. Demek bir kaç mertebede kapı açıktır. Bizlere daha iyi tetimmeler yazdırılabilir.”
{Emirdağ -1 Kitabı, s: 64.}
Hazret-i Üstâd’ın 1945 senesinde kaleme aldığı bu mektubunda nurların tanzim ve tertibinin son safhasını beyan ettiği gibi, o tarihten sonra te’lif edilecek ve edilmiş olan Arapça Hülâsat-ûl Hülâsa, el-Hüccet’ül Zehra, Afyon Mahkeme Müdafaanâmesi.. ve daha sonraları, yani 1950’den sonra, Hutbe-yi şamiyye’nin tercümesi ve Hanımlar Rehberi’nin tetimmeleri ve Nur Âleminin Bir Anahtarı eserinin parçaları gibi risaleleri de haber vermektedir.
Bu verilen misallerle, tüm Risale-i Nurların te’lifi gibi, tertib ve tanzimi de, böyle manevi ihtar ve ilhamların tasarruf ve hükümleri altnda gerçekleşdiğine artık şüphe kalmamış oluyor.
Gelelim, mevcud risalelerden alınan risaleler ve parçalarla çeşitli isimler altındaki mecmuaların tanzimine:
Yükleniyor...