materyalizmden kurtularak silkinmek zorunda olduğumuzu anlatmak istemiş.. Cemiyetimizi hakiki ak günlere götürmek ve manevi huzur ve sükûna kavuşturmak istemiş ve bunun için yegâne doğru yolun İslâm dinine sarılmak olduğunu îfade etmiştir...“

{ Aynı eser, s: 30.}



4- Prof. Dr. Süleyman Yalçın: (Tıp sahasında dahili ihtisas ve özellikle karaciğer mütehassıslığı bölümünde çok değerli, imanlı hazık bir hekimdir. şimdi Aydınlar Ocağı başkanlığını da yürütmektedir.)

İşte Süleyman Yalçın’ın, Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi ve Risale-i Nur hizmeti hakkındaki görüş ve telakkilerini şöyle dile getirmektedir:

Said-i Nursi’yi bir idealin, İslâm imanının mücadelesini veren bir mübarek şahsiyet olarak tanıyorum.

Bir süre için, inkılâbın ilk heyecanlı yıllarında “Kemalizm” veya “Altı ok” prensibi diye ileri sürülen görüşün nesillere benimsetilmesi gayreti de bu inanma ihtiyacını doyuramamıştır. Hatta açlığı daha da artırmıştır. Zira bu “ilkeler” hiç bir ideoloji haysiyetine sahib olmıyan; ne insan, ne de kâinat meselesine zerrece temas etmiyen bazı iddia ve temennilerdi. Bundan dolayı rahmetten mahrum çorak toprak gibi, insan ve bilhassa genç adamın ruhu ve kafası kendini doyurucu bir fikrin, bir imanın açlığına düşürmüştür.

İşte bu ihtiyaç ve açlıktır ki; Said-i Nursî’nin ustaca serptiği fikir.. Ve bir Velî sabrı içinde sürdüğü çileli hayatının örnek misalleriyle süslenmesi, onun davasının tutmasının başlıca saikleridir..

{Aynı eser, s: 139.}



5- M. Raif Ogan: (Edebiyat ve Hukuk fakülteleri mezunu.. Uzun süre muallimlik ve müdürlük yapmış, bir çok mecmua ve gazeteler de dinî ve millî yazılar yazmış ve kıymetli bir çok eser bırakmış imanlı ve hamiyetli bir zattır.)

Bu zat telâkkilerini hülâsaten şöyle kaydetmiştir:

“...Nurculuk hareketi orjinal bir harekettir. Bütün ma’nâsıyla müteferrik İslâm kavimlerinin hepsini bir hamur yapmak için çalışmıştı Bediüzzaman...

Said-i Nursi’nin maksadı: Bu zat, bu asırda imansızlık moda olduğu ve çoğaldığı için, Müslümanlığın iman esasını ele alarak müslümanlar arasında bir vahdet meydana getirmek ve bütün Müslüman unsurlarını uyandırmak istiyordu.

Doğu Anadolu’da dini ilimlerle müsbet ilimleri bir arada okutacak “Medreset-üz Zehra” isminde bir üniversite açmak istiyordu. Meşrutiyet

Yükleniyor...