bilâhare de aynı hükümetin tedbirleriyle tımarhane ve hapishaneye konulduğu zaman, ilgili paşalar ve doktorlarla yaptığı konuşmalar.. Ve ondan önce de, İstanbul şekerci hanında yaptığı emsalsiz i’lânât üzerine, münazara için gelen din âlimleri, felsefeciler, siyasîler ve mütefenninlerin hepsi bil-ittifak, Bediüzzaman’ın ilminin harikalığına, pâyansızlığına şehadet etmeleri ve “Bediüzzamanlık” unvanını manen tasdik edip imza etmeleri hadisesidir. Bunların da vesika ve belgeleri bu kitabın ilgili yerlerinde kaydedilmiştir.

Hamisen: Meşrutiyet’in ilânı üzerine yaptığı içtimaî ve siyasî konuşmaları, okuduğu nutukları ve yazdığı makaleleriyle; siyaset adamları, askerî erkân ve umum ulema, yine onun Bediüzzamanlığını hayretle müşahede edip tasdik etmeleri hadisesidir.

Sadisen: Gerek Otuzbir Mart hadisesi öncesinde, gerekse Divan-ı Harb-i Örfî mahkemelerinde yaptığı müdafaaları üzerine; dost ve düşman herkes onun harika, acib bir insan olduğuna zımnen hükmetmeleri vak’asıdır.

Ve daha gele gele, 1910’da te’lif ettiği “Münazarat” ve “Muhakemat” eserlerinde pervasızca ve harika şekilde ortaya koyduğu dinî ve içtimaî ilim ve irfan, sonraları da şam’da verdiği Hutbe ile, şam ulemasının onu kemal-i hayret içinde karşılayıp tasdik etmeleri ve daha sonraları Sultan Reşad ve İttihad ve Terrakkî Cem’iyeti’ndeki milliyetçi hamiyetperver büyük devlet adamları şahsiyetlerin ona karşı gösterdikleri son derece samimi hüsn-ü alâka ve hürmetleri de bu gerçeğin açık bir delilidir.

Bunlardan başka, l. Cihan Harbi’nde Bediüzzaman’ın gösterdiği acib fedakârlıklar ve harika kahramanlıklarıyla; başta Harbiye Nazırı Enver Paşa olmak üzere, kumandan Kel Ali Paşa, Halil Paşa, Hariciye Nazırı Talat Paşa ve Van Valisi Cevdet Bey ve sair askerî kumandanlar, mülkî erkân; Bediüzzamanın kahramanlık ve vatanseverlik cihetini de son derece takdir ederek Bediüzzamanlığını tasdik etmeleridir.

Hele Rusya’daki esaretinde, Rus Başkumandanı’nı beş paraya saymıyarak ve ölümün yüzüne gülerek kıyam etmeme hadisesi, ta Amerika’nın Askerî istihbarat arşivlerine kadar gidip kaydedilmesi gibi, Rusya’da esir Türk, Alman ve Avusturya zabitlerince müşahede edilmesiyle, onu fevkalâde metin, imanlı, kahraman bir kumandan olduğunu tasdik etmeleriyle; yine onun Bediüzzamanlık ünvanını zımnen kabul ve tasdik edip imza atmalarıdır.

Esaretten firar hadisesi, zaten başlı başına harikaların harikasıdır. Tek başına, Rusça bilmediği halde, Rusya’yı uzunluğuna firar suretinde keserek Varşova, Viyana ve Sofya’ya uğrayarak İstanbul’a kadar selâmet içinde gelmesi, evet gerçekten harika bir hadisedir.

Yükleniyor...