Yine aynı manaları te’kid ve takviye eden Hazret-i Bediüzzamanın bir diğer beyanı da şöyledir:

“...Cenab-ı Erhammürrahimin’e yüz binler şükrediyorum ve tahdis-i ni’met sûretinde derim ki: Bütün onların bu tazyikat ve istibdatları, Envar-ı Kur’âniye’yi ışıklandıran gayret ve himmet ateşine odun parçaları hükmüne geçiyor, iş’al ediyor.. ve o tazyikleri gören ve gayretin herareti ile inbisat eden Envar-ı Kur’âniye; Barla yerine bu vilayeti, belki ekser memleketi bir medrese hükmüne gerirdi. Onlar, beni bir köyde maphus zannediyor.. Zındıkların rağmına olarak, bil’âkis Barla kürsiy-i ders olup, Isparta gibi çok yerler medrese hükmüne geçti. lhamdülillah-i haza min fazli rabbi!..”

{Mektubat, s: 373.}



Evet, O müceddid-i ululazm olan Hazret-i Bediüzzaman hak söylüyor, hakikat konuşuyor.. Ehl-i dünyanın, o güneş-misal nurlar menba’ı ve volkan gibi enerji kaynağı olan bu zatın imanî ve Kur’ânî hizmetine engel oluruz, onu sustururuz, onun nurlarının te’sir sahasını daraltırız veya keseriz diye, ona reva gördükleri maddî zulüm ve tazyikleri; onun yüce dağlar gibi metin azm ve iradesini kamçılamış.. Ve onun güneşler kadar parlak ve enerjik hizmet himmetini parlatmış.. Ve onun kalb ve ruhundaki cennetler kadar nuranî feyz ve imanını dalgalandırmaya vesile olmuştur. Çünki Allah (c.c.) ona yürü kulum! demişti.

Evet, o hazretin, Kur’ân’ın ezelî, tükenmez hazinesinden istihraç ettiği hakikat Nurları, böylece dinsiz zındıkları hakikat noktasında mağlub ve perişan ettiği ve o nurlar, o zındıklara bir niran-ı muhrika olup bütün plânlarını tar ü mar edip yaktığı gibi; muhtaç ve me’yus ve mutehayyir ehl-i imanın kalb ve ruhlarını da cennetten esen ve revh ve reyhanı veren meltemler gibi okşamış, nurlandırmış, teselli ve beşaretler vermiştir.

Böylece Nurlar’ın te’sir sahası, müsbet ve menfî iki kutup halinde cereyan edip dalgalanırken, bir tarafında Nur, ziya, feyz ve iman, revh ve reyhan bahşediyor.. Öbür tarafında, imana karşı kabiliyetini kaybetmiş kalbsiz münafıkların, zındıklıkla telezzüz eden mülhid dinsizlerin kafalarına inen ateşli saika, bellerini kıran çelikten balyoz.. Ve nihayet bütün plânlarını tar ü mar eden karşı gelinmez, mağlub edilmez kudsî bir deha olarak karşılarına dikilmiştir.

Bu sözlerimiz mübalağa değildir. Nur risaleleri bu evsafta olduğuna, onları gören akl-ı selim sahibi bütün insanlar hüküm edip tasdik etmektedir.

Fakat az üstte kaydettiğimiz gibi, maddî ve beşerî ve dünyevî sahada, dinsizler her fırsatta hükûmetlerin desteğini kendilerine sağlıyabilmiş ve

Yükleniyor...