Hem istemediğim halde, birisi bana iyi dese, bana nezaret eden me’mur kıskanarak kızıyor.. Nüfûzunu kırayım, diye vicdansızcasına tedbirler yapıyor; âmirlerinden iltifat görmek için beni tâciz ediyor.
İşte böyle vaziyette bir adam, Cenâb-ı Hak’tan başka kime müracaat eder? Hâkim, kendi müddeî olsa, elbette ona şekvâ edilmez. Gel sen söyle, bu hale ne diyeceğiz? Sen ne dersen de, ben derim ki: Bu dostlarım içinde çok münafıklar var. Münâfık kâfirden eşeddir. Onun için, kâfir Rus’un bana çektirmediğini çektiriyorlar...
Hey bedbahtlar! Ben size ne yaptım ve ne yapıyorum? İmanınızın kurtulmasına ve saâdet-i ebediyenize hizmet ediyorum! Demek hizmetim hâlis, Lillâh için olmamış ki aksü’l-amel oluyor. Siz ona mukabil, her fırsatta beni incitiyorsunuz. Elbette Mahkeme-i Kübrâ’da sizinle görüşeceğiz derim.
Said-i Nursî
4- 28. Mektub’un Dördüncü Risalesi Olan Dördüncü Meselesi:
(İhvanlarıma, medâr-ı intibah bir hâdise-i cüz’iyeye dâir bir suâle cevaptır)
Aziz Kardeşlerim!
Suâl ediyorsunuz ki: Câmi-i şerîfinize, Cum’a gecesinde sebebsiz olarak, mübarek bir misâfirin gelmesiyle tecavüz edilmiş. Bu hâdisenin mahiyeti nedir? Neden sana ilişiyorlar?
Elcevap: “Dört Nokta”yı, bilmecburiye Eski Said lisaniyle beyan edeceğim. Belki ihvanlarıma medâr-ı intibah olur, siz de cevabınızı alırsınız.
Yükleniyor...