İşte bu zat parlak şiirlerle Risale-i Nur ve Üstâd hakkındaki telâkkîlerini şöyle dile getirmiştir:

Türkçe bir şiiri: (Birkaç mısra’ını alıyoruz)

Adem-i ilm-i hakikattır sözün

Tercüman-ı kenz-i vahdettir sözün.

Hazret-i Hak’tan atay-ı mahzdır.

Neş’e-i şit-i hüviyettir sözün,

Ders-i hikmetten bütün ulvî beyan,

Misl-i İdris-i pür-hikmettir sözün.

Mevc-i tufan-ı dalâletten siper,

Keşti-i Nuh-u selâmettir sözün,

Vahdetin esrarını ilân eden

Ol Halil-veş asl-ı millettir sözün,

Bahş-ı zemzem eyler ehl-i hayrete,

İsmail-i feyz-i hürmettir sözün.

Hak cemaliyle kemalin gösteren,

Hüsn-ü Yusuf’tan işarettir sözün,

Yokluk içre varlığa kaim olan,

Sabr-ı Eyyüb’u metanettir sözün.

Ehl-i idlalı eden zir ü zeber,

Sanki Harun-u fesahattir sözün,

Asker-i calut-u küfrü mahveden,

Savt-ı Davud-u hilâfettir sözün.

Sed çeker kâfir olan ye’cûclere,

Çünkü Zülkarneyn-i kudrettir sözün.

Mürdeyi ihya, körü bina eder,

Nefha-i İsa-i fıtrattır sözün,

Ahmed’in mi’racını eyler beyan,

şerh-i ahkâm-ı nübüvvettir sözün,

Hak Teâlâ daima pür-nur ede,

Çünki irfan-ı saadettir sözün,

Ba’sı ba’del mevte kaim hüccetin

Çok aziz mazhariyettir sözün.

Söz değil özdür bütün tibyanınız,

Vech-i Hakk’a hep işarettir sözün.

Lübb-ü lübb-ü ma’rifettir, ma-hasal

Yüz yüze Hakk’a itaattır sözün.

Hep kelamullahi nâtık şerhidir,

Kenz-i i’caz-ı risalettir sözün

şan-ı Üstâd’da ne dersen galiba,

Az ki bir, iman-ı hayrettir sözün...”

Ahmed Galib

{Barla Lahikası,s:97.}



Yükleniyor...