Üstâdım ise, şu dehşetli zamanın muktezasıyla ilm-i hakikatı ve hakaik-ı imaniye cihetini iltizam ederek, tarikata üçüncü derecede bakmışlar.

Elhasıl: Baştaki hadis-i şerifin “Her yüz sene başında dini tecdid edecek bir müceddidi gönderiyor” müjdesinin ihbarına muvazi olarak Hazret-i Mevlânâ Halid, ekser ehl-i hakikatın tasdikiyle 1200 senesinin, yani 12. Asrın müceddidir.

Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek, Risale-i Nur eczaları aynı vazifeyi görmüş, kanaat verir ki; nass-ı hadis ile Risale-i Nur tecdid-i din hususunda bir müceddid hükmündedir..“

{Barla Lahikası,s:118.}





Ve şamlı Hafız’dan rivayet yoluyla iki hatıra:

1- Konyalı Mustafa Demirci rivayetiyle Barlalı şamlı Hafız Tevfik’ten naklen mühim haber:

“Birgün Üstâd bana: “Kazmayı, Küreği al gideceğiz“ dedi. Gittik. Bir uçurumun kenarına vardık. Orada “sırr-ı inna a’tayna”yı yazdırmaya başladı.. biz yazarken yağmur geldi. Ben: “Üstâdım ıslanacağız” deyince, “öyle mi?” diyerek ellerini iki yana açıp dua etti. Baktım, yağmur etrafımıza yağdığı halde biz ıslanmıyoruz.

Ben Üstâd’a: ”Biz sizden korktuk” deyince, Üstâd: “Hayır, bu benden değil, hizmet ettiğimiz makamdan geliyor” dedi.

(Son şahitler-4 Sh:211)

2- Bursalı Sami Pala kanalıyla gelen ve Ali Sarıçam’ın rivayetiyle nakledilen Barlalı, şamlı Hafız Tevfik merhumun bir hatırası:

“Sene 1961... Daha Nur Câmiasına yeni girmiştim. Barla’da, Üstâdımızın vefatının birinci sene-i devriyesi dolayısıyla mevlid okunacakmış. Muzaffer Arslan ile beraber ben de gittim.

Mevlid’de olanlardan aklımda kalanlar: Sıddık Süleyman, şamlı Hafız Tevfik, Hakkı Efendi, Mübarek Süleyman, Sungur, Bayram, Dr. Sadullah, Bekir Berk ve daha çok kalabalık kardeşler vardı. Mevlid bitince kardeşler dağıldı. Yalnız kaldım. Baktım, resmi astsubay elbiseli bir zat, yanında genç kardeşlerle beraber şamlı Hafız Tevfik’in evini soruyorlar. Ben de onlarla beraber gideyim dedim.

Hafız Tevfik Ağabey bizi kabul etti. Kardeşler, sormaya başladı: “Üstâd’la nasıl tanıştınız? Yazarken Üstâd’ın yanında müsvedde var mı idi? Nasıl söylüyor, siz nasıl yazıyordunuz? v.s.” şamlı Ağabey: “Ben de geleyim (oda)’ya da, yerinde anlatayım” diyerek hep beraber, çınarın ve mescidin yanındaki sofalı odaya gittik.

Merhum şamlı Hafız Tevfik Ağabey anlatmaya başladı.

Yükleniyor...