Beraber evine çıktık. Çeşmeden su getirdim. Ayakkabılarını yıkadım. Ellerine su döktüm. İsmimi sordu. “Süleyman” dedim. Sonra bana: “İşin olmadığı zaman arasıra gel!” dedi.
İşte o gün, bugün, artık kendisinden ayrılamadım. Onun nurlu ve tatlı sözleri beni kendisine bağladı. Hemen hemen her gün yanına gider, hizmetlerini görür, verdiği ders ve sohbetlerini dinlerdim. O da ekser hususi işlerini bana yaptırırdı”
Bir Sadakat Hatırası
(Sıddık Süleyman’ın Sadakatı Hakkında Bir Nakil)
Hz. Üstâd Bediüzzaman’ın hizmetkarlarından Hüsnü Bayramoğlu Ağabey 26 şubat 1995 günü Urfa’da kalabalık bir cemaat huzurunda anlattı:
Bir gün Üstâdımız bize demiştiki: “Ben Barla’da iken, (1926-1934) nahiye müdürünün hanımı - dindarlığından - beni görmek, ziyaret etmek istemiş.. Bir gün kocasıyla birlikte menzilime gelmişler. Kadın, ayakkabılarını dış kapıdaki merdivenlerin başında (odunluğun yanında) bırakmış, kocası ise, ayakkabılarıyla beraber yukarı çıkmıştı. Ben, onları yukarıda odamda oturttum, ders yapmaya başladım. Tam o sırada kalbime geldiki; ya şimdi Sıddık Süleyman kapıya gelse, bir kadının ayakkabılarını orada görse, kalbine ne gelecek acaba dedim...
Sonra misafirler gittiler, Sıddık Süleyman geldi.. Ona: ”Biraz evvel kapıya geldin mi?” diye sordum. “Evet, geldim Üstâdım” dedi. “Kapıda ne gördün” dedim. Dedi: ”Bir kadının ayakkabıları vardı, onun için girmedim” “Peki aklına ne geldi?” “Hiç!..” dedi. “Bir ziyaretçi kadın Üstâd’la görüşüyor dedim,
Yükleniyor...