Dedim: İlerde Türk milletinin medar-ı iftiharıdır. Yüz akrabam da olsa onunla değişmem.
- Sonra dediler: “Bu eserleri sen mi gönderdin?”
- Ben de, evet dedim. Mahkeme bana iade etti. Ben de ona gönderdim. Teksir makinesiyle çıkardıkları nüshalar masrafını çıkarmak için satılır. Ben de yüzelli banknot verdim, satın aldım.
“- Ne için bunları yazdın, neşrediyorsun?” dediler.
Dedim: “Dahilde zaten yirmi senedir intişar ediyor. Belki İsveç, Norveç gibi Kur’ân’ı kabul edenlere iki hüccet-i Kur’âniye olarak onlara göndermek, Hem iki milyon liralık Kur’ân isteyen Hindistan’a istedikleri Kur’ânlarla beraber göndermek için teksir edilmiş. Makine çokların evinde bulunuyor. Matbaa değil ki, izne ihtiyaç bulunsun. Mahkemenin bana iadesi bir izin hükmündedir. Onlar daha muhtasar yazdılar.”
{Elyazma Emirdağ-1, s: 422.}
Hadise, bilâhere Isparta ve civarında zabıtaca el konulmuş kitaplar için, Ankara’ya bildirilmiş. Orada tedkiki yapılmış ve gelen iş’ar üzerine sahiplerine iade edilmişti.
{Büyük boy Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 282.}
Daha sonra, Isparta’da Nurlar’ı teksir eden makineyle beraber Hüsrev Altınbaşak ve birkaç arkadaşı Isparta Sulh Ceza Mahkemesi’ne verildi. Mahkeme Nur talebelerine ancak bir ay ceza verebildi. Bu ceza da te’cil edildi. Sungur Ağabey der ki: “Hüsrev, Tahirî ve Mustafa Gül birer ay yattılar.” Hüsrev Altınbaşak bu kararı 12.19.1947’de temyiz etti
{Emirdağ-1 -Zübeyr- s: 19.}
temyiz mahkemesinin bu kararı bozup bozmadığını bilmiyoruz.
Daha sonraları Afyon Valiliği, müsadere ettikleri bazı Zülfikar ve Asayı Musa mecmualarını, yeniden Ankara’ya Diyanet İşleri Riyaseti’ne tetkik için ve ayrıca da lç İşleri Bakanlığına gönderdi.
İç işleri Bakanlığı bu mecmualardan bir kısmı için toplatma kararını aldı. Karar, sonra Bakanlar kurulunca da onaylandı. Bu karar 11.12.1947 tarihli idi.
Diyanet İşleri Riyaseti ise; Bakanlar Kurulu’nun mahkeme kararı olmadan verdikleri kararına rağmen, Risale-i Nur kitapları hakkında 16,12.1947’de müsbet bir rapor verdi.
{Hadiseler dosyası yırtık cild, s: 219.}
Bakanlar Kurulu’nun Nurlar hakkında toplatma kararını verdiği aynı günde, Afyon valisi ve Emniyet Müdürünün emriyle, Üstâd’ın evi Emirdağ’ında aranmıştı. Bunlar elbette bir tesadüf değildi.
- Sonra dediler: “Bu eserleri sen mi gönderdin?”
- Ben de, evet dedim. Mahkeme bana iade etti. Ben de ona gönderdim. Teksir makinesiyle çıkardıkları nüshalar masrafını çıkarmak için satılır. Ben de yüzelli banknot verdim, satın aldım.
“- Ne için bunları yazdın, neşrediyorsun?” dediler.
Dedim: “Dahilde zaten yirmi senedir intişar ediyor. Belki İsveç, Norveç gibi Kur’ân’ı kabul edenlere iki hüccet-i Kur’âniye olarak onlara göndermek, Hem iki milyon liralık Kur’ân isteyen Hindistan’a istedikleri Kur’ânlarla beraber göndermek için teksir edilmiş. Makine çokların evinde bulunuyor. Matbaa değil ki, izne ihtiyaç bulunsun. Mahkemenin bana iadesi bir izin hükmündedir. Onlar daha muhtasar yazdılar.”
{Elyazma Emirdağ-1, s: 422.}
Hadise, bilâhere Isparta ve civarında zabıtaca el konulmuş kitaplar için, Ankara’ya bildirilmiş. Orada tedkiki yapılmış ve gelen iş’ar üzerine sahiplerine iade edilmişti.
{Büyük boy Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 282.}
Daha sonra, Isparta’da Nurlar’ı teksir eden makineyle beraber Hüsrev Altınbaşak ve birkaç arkadaşı Isparta Sulh Ceza Mahkemesi’ne verildi. Mahkeme Nur talebelerine ancak bir ay ceza verebildi. Bu ceza da te’cil edildi. Sungur Ağabey der ki: “Hüsrev, Tahirî ve Mustafa Gül birer ay yattılar.” Hüsrev Altınbaşak bu kararı 12.19.1947’de temyiz etti
{Emirdağ-1 -Zübeyr- s: 19.}
temyiz mahkemesinin bu kararı bozup bozmadığını bilmiyoruz.
Daha sonraları Afyon Valiliği, müsadere ettikleri bazı Zülfikar ve Asayı Musa mecmualarını, yeniden Ankara’ya Diyanet İşleri Riyaseti’ne tetkik için ve ayrıca da lç İşleri Bakanlığına gönderdi.
İç işleri Bakanlığı bu mecmualardan bir kısmı için toplatma kararını aldı. Karar, sonra Bakanlar kurulunca da onaylandı. Bu karar 11.12.1947 tarihli idi.
Diyanet İşleri Riyaseti ise; Bakanlar Kurulu’nun mahkeme kararı olmadan verdikleri kararına rağmen, Risale-i Nur kitapları hakkında 16,12.1947’de müsbet bir rapor verdi.
{Hadiseler dosyası yırtık cild, s: 219.}
Bakanlar Kurulu’nun Nurlar hakkında toplatma kararını verdiği aynı günde, Afyon valisi ve Emniyet Müdürünün emriyle, Üstâd’ın evi Emirdağ’ında aranmıştı. Bunlar elbette bir tesadüf değildi.
Yükleniyor...