hem bana, hem ekser Risale-i Nur şâkirtlerine bazı vilâyetlerde ilişilmiş. Halbuki ben medreseden çıktığım için hocalardan istimdad etmek lâzımken, bütün kuvvetimle maârif dairesine ve mekteplilere itimad edip, onlara dayanmak istiyordum. Çünki Nur dairesine girenlerin çoğu mekteplilerdir, hocalar azdır. Çoğu çekindiği halde, mektepliler kemal-i takdir ile Nurlar’a sahip çıktığından kalbimden derdim: İnşaallah maarif dairesi Nur şâkirtlerini himaye edecek.. Ve yardımlarını beklerken, birden bize bu yeni taarruzun sebebi matbu’ Gençlik Rehberi’nin ahirinde “Nur şâkirtleri hükûmetin müsaadesine binaen, mümkin olduğu kadar Nur dershaneleri açılmak münasibdir” diye bizim gizli düşmanlarımız maarif dairesini aleyhimize çevirmeye çalışması bir vesile oldu.
şimdiye kadar o düşmanlarımız desiselerle kaç defa adliye cihetiyle bizi perişan etmek istediler, muvaffak olamadılar. Bir şey de çıkaramadılar. Sonra müteassıp ve enaniyetli ve resmî makamlardaki hocaları aleyhimize sevketmeye çalıştılar. Onda da bir şeye muvaffak olamadılar. şimdi en ziyade bana yardıma güvendiğimiz maarif idaresini aleyhimize isti’mal etmekle, bu hükûmetin bazı me’murlarını üç mahkemede kat’î beraet kazandığımız cemiyetçilik ve tarikatçılık bahanesiyle geniş bir dairede biçare masum Nur şâkirdlerine ve beni Risale-i Nur’un mütalaasından mahrum etmeye çalıştıkları bir zamanda ve benim acınacak dört buçuk saat istintakımın aynı vaktinde maarif dairesinin yanması ve söndürülmesine hiçbir imkân bulunmaması ve tamamen yanması, tesadüfe benzemiyor.. Bir eser-i hiddet görünüyor.
O ifademin ahirinde ve aynı zamanda demiştim ki: Beni bu gurbette, yalnızlıkta kitaplarımın mütalâasından mahrum etmeyiniz. Yoksa hem bana hem bu vatana yazık olur.
{İşte yazık oldu. S.N.
Belki zemin yine zelzele ile hiddet eder.. dediğimden üç dakika sonra, üç saniye devam eden zelzele ve o fıkrayı mahkemede tekrar ettiğim aynı zamanda-Ya gece veya gündüzünde- zemin ateşle maarif dairesine saldırması.. ve mahkemece dört defa ispat edilen çok defa zelzelenin Risale-i Nur’a ve şâkirdlerine taarruzun aynı zamanında gelmesi.. elbette bunda tesadüf olamaz. Demek bu vatanın ve milletin ve asayişin büyük bir temel taşı olan Risale-i Nur’un hakikatlarıdır ki; böyle vukuatlı tokadlarla, bu milletin nazar-ı dikkatini Kur’ân’ın hakikî ve hakikatlı ve kuvvetli bir tefsiri olan Risale-i Nur’a çeviriyor, milleti ona teşvik edip muarrızlarına şefkat tokadı vuruyor.
şimdi nasıl sadaka belâyı def ediyor.. Öyle de Risale-i Nur’un bu memlekette belânın def’ine vesile olduğu çok hadiselerle tahakkuk etmiş.
şimdiye kadar o düşmanlarımız desiselerle kaç defa adliye cihetiyle bizi perişan etmek istediler, muvaffak olamadılar. Bir şey de çıkaramadılar. Sonra müteassıp ve enaniyetli ve resmî makamlardaki hocaları aleyhimize sevketmeye çalıştılar. Onda da bir şeye muvaffak olamadılar. şimdi en ziyade bana yardıma güvendiğimiz maarif idaresini aleyhimize isti’mal etmekle, bu hükûmetin bazı me’murlarını üç mahkemede kat’î beraet kazandığımız cemiyetçilik ve tarikatçılık bahanesiyle geniş bir dairede biçare masum Nur şâkirdlerine ve beni Risale-i Nur’un mütalaasından mahrum etmeye çalıştıkları bir zamanda ve benim acınacak dört buçuk saat istintakımın aynı vaktinde maarif dairesinin yanması ve söndürülmesine hiçbir imkân bulunmaması ve tamamen yanması, tesadüfe benzemiyor.. Bir eser-i hiddet görünüyor.
O ifademin ahirinde ve aynı zamanda demiştim ki: Beni bu gurbette, yalnızlıkta kitaplarımın mütalâasından mahrum etmeyiniz. Yoksa hem bana hem bu vatana yazık olur.
{İşte yazık oldu. S.N.
Belki zemin yine zelzele ile hiddet eder.. dediğimden üç dakika sonra, üç saniye devam eden zelzele ve o fıkrayı mahkemede tekrar ettiğim aynı zamanda-Ya gece veya gündüzünde- zemin ateşle maarif dairesine saldırması.. ve mahkemece dört defa ispat edilen çok defa zelzelenin Risale-i Nur’a ve şâkirdlerine taarruzun aynı zamanında gelmesi.. elbette bunda tesadüf olamaz. Demek bu vatanın ve milletin ve asayişin büyük bir temel taşı olan Risale-i Nur’un hakikatlarıdır ki; böyle vukuatlı tokadlarla, bu milletin nazar-ı dikkatini Kur’ân’ın hakikî ve hakikatlı ve kuvvetli bir tefsiri olan Risale-i Nur’a çeviriyor, milleti ona teşvik edip muarrızlarına şefkat tokadı vuruyor.
şimdi nasıl sadaka belâyı def ediyor.. Öyle de Risale-i Nur’un bu memlekette belânın def’ine vesile olduğu çok hadiselerle tahakkuk etmiş.
Yükleniyor...