Acaba çok kuvvetli ve ayn-ı hakikat o şekvayı nazara almayıp; lüzumsuz, ehemmiyetsiz, zararsız bir yazıyı merak etmek; benim istirahatımı bozmak; Binler liraya ehemmiyet vermemek, beş paraya çok ehemmiyet vermek gibi olmaz mı? Yüzotuz Risale’den binler nüshaları ayrı ayrı yazılarla üç mahkeme inceden inceye tetkikden sonra ve onları yazanların mühim bir kısmı benimle beraber mahkemede bulunmaları ve zerre miktar mes’uliyeti olmadığı halde, “Kim ona yazıyor? diye tahkik ediniz!..” demek yüzünden bir kanun, bir maslahat var mı? Bir biçareyi bu bahaneyle karakola çağırmak, endişe vermek, bilhassa beni icbarla istemek ne lüzumu var?..
İşte ben de size haber veriyorum; Eğer arzu etsem, binler adam yazılarımı yazacaklar, hem her tarafta millet ve vatan menfaatına yazıyorlar.
İkincisi: İnsaniyyet namına sizden isterim ki; ta bayrama kadar benim yüzümü dünyaya çevirmeyiniz. Ben sizi düşünmediğim gibi, siz dahi beni unutunuz! Bu mübarek aylarda beni, -dünyadan küsmüş bir biçareyi ahiret zararına- gayet ehemmiyetsiz dünya işleriyle meşgul etmeye mecbur etmeyiniz.
Said-i Nursi
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 257.}
13- Anlaşılan, Hazret-i Üstâd’ın üstteki bu ricakârane dileği nazara alınmamış.. Kaymakam emir vermiş: “Cebren karakola getiriniz” demiş. Kasden ve keyfice Üstâd’ı rahatsız etmek, huzurunu bozmak için yapılan bir çok muamelelerden birisi de bu olmuştur. Kaymakamın keyfi emriyle resmi adamlardan Üstâd’a gelenlere Üstâd da şu aşağıdaki cevabı vermiş göndermiştir:
“Kaymakamın emr-i cebrisiyle beni karakola istemeleri üzerine ifademdir:
Ben hastayım, oraya gelemem.. sualiniz nedir? dedim.
Dediler: Ankara makamatına karakol zabitinin vasıtasıyla verdiğin şekva mektuplarını kim yazdı?
Elcevab: Ben halkla görüşmüyorum. Bir çocuğa yazdığımı verdim, o da gitti, üç dört suretini bana getirdi. “Yazı güzel” dedim. Daha sormadım. Bir suretini de Afyon Emniyet Müdürüne elden gönderdim. şimdi Emniyet merak etmiş: “Bu güzel yazı kimindir?” diye sormuş. Güya bir cinayet yapmışım gibi bana sıkıntı vererek: “Kim yazmış” diye beni sorguya çekiyorlar.
İşte ben de size haber veriyorum; Eğer arzu etsem, binler adam yazılarımı yazacaklar, hem her tarafta millet ve vatan menfaatına yazıyorlar.
İkincisi: İnsaniyyet namına sizden isterim ki; ta bayrama kadar benim yüzümü dünyaya çevirmeyiniz. Ben sizi düşünmediğim gibi, siz dahi beni unutunuz! Bu mübarek aylarda beni, -dünyadan küsmüş bir biçareyi ahiret zararına- gayet ehemmiyetsiz dünya işleriyle meşgul etmeye mecbur etmeyiniz.
Said-i Nursi
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 257.}
13- Anlaşılan, Hazret-i Üstâd’ın üstteki bu ricakârane dileği nazara alınmamış.. Kaymakam emir vermiş: “Cebren karakola getiriniz” demiş. Kasden ve keyfice Üstâd’ı rahatsız etmek, huzurunu bozmak için yapılan bir çok muamelelerden birisi de bu olmuştur. Kaymakamın keyfi emriyle resmi adamlardan Üstâd’a gelenlere Üstâd da şu aşağıdaki cevabı vermiş göndermiştir:
“Kaymakamın emr-i cebrisiyle beni karakola istemeleri üzerine ifademdir:
Ben hastayım, oraya gelemem.. sualiniz nedir? dedim.
Dediler: Ankara makamatına karakol zabitinin vasıtasıyla verdiğin şekva mektuplarını kim yazdı?
Elcevab: Ben halkla görüşmüyorum. Bir çocuğa yazdığımı verdim, o da gitti, üç dört suretini bana getirdi. “Yazı güzel” dedim. Daha sormadım. Bir suretini de Afyon Emniyet Müdürüne elden gönderdim. şimdi Emniyet merak etmiş: “Bu güzel yazı kimindir?” diye sormuş. Güya bir cinayet yapmışım gibi bana sıkıntı vererek: “Kim yazmış” diye beni sorguya çekiyorlar.
Yükleniyor...