Madem ölüm öldürülmüyor, hayattan çok ziyade ehemmiyetli bir meseledir. Yüzde doksanı bu hayatın selâmetine çalışıyorlar. Biz Risale-i Nur şâkirtleri de herkesin başına gelecek olan ölümün dehşetli hücumuna karşı mücadele ediyoruz. Hadsiz şükür olsun ki; şimdiye kadar o ölüm idam-ı ebedisini yüzbinler adam hakkında terhis tezkeresine Risale-i Nur ile çevrildiğine yüzbin şahid gösterebiliriz. Bu hakikat nokta-i nazarından, sizin gibi vatanperver, milliyetperverler bizi teşviklerle alkışlaması lâzım gelirken; evhamlarla, ittiham altına alıp, tarassudlarla ta’ciz etmek, ne kadar insaftan ve hamiyetten uzak olduğunu insafınıza havale ediyorum.

Gayr-ı resmî tecrid ve haps-i münferidde

Said-i Nursi

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 103.}



7- Afyon Emniyet Müdürü’ne yazdığı kısa, fakat pek mühim ve dostane istid’ası:

“Afyon Emniyet Müdürlüğüne!

Ben sizin insaniyet ve vicdanınıza i’timaden mahrem işlerimi size beyan ediyorum. Hem vazife itibarıyla siz bizimle pek çok alâkadarsınız. Çünki Risale-i Nur’un asayiş ve inzibata hizmeti pek büyüktür. Polislerin vazifelerini asayiş noktasında yirmi seneden beri yapıyor. Yüzbin şâkirdinden hiçbir vukuât olmadığı gibi, pek çok zabıta me’murlarının i’tiraflarıyla ve bir şey aleyhimizde kaydetmemeleriyle bunu ispat eder. Buraya, Ankara emniyet-i umumiye müdürü geldiğini bir çocuktan işittim. Herhalde benim halimi soracak diye bir şey kaleme aldım ki; rahatsızlığım münasebetiyle ona konuşmak yerine takdim edeyim.. Birden gittiğini işittim. Size leffen onu gönderiyorum. Münasib görseniz, beray-i malûmat ona gönderirsiniz. Ben dünya işlerini bilmiyorum. Halklarla görüşemiyorum. Senden başka burada kimsem yok ki, reyini alayım. Benim şahsıma âit mesele, gerçi çok ehemmiyetsizdir, cüz’îdir. Fakat Risale-i Nur’a ait meselenin, bu vatana ve millete pek çok ehemmiyeti var.

Size kat’iyyen ve çok emarelerle ve kat’î kanaatımla beyan ediyorum ki; gelecek yakın bir zamanda bu vatan, bu millet ve bu memleketteki


Yükleniyor...