hükûmet; Âlem-i islâma ve dünyaya karşı gayet şiddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaç olacak.. Mevcudiyetini, şerefini ve mefahir-i tarihiyesini onun ibrazıyla gösterecektir.”
{Cumhuriyetin ilânıyla birlikte, en başta İngilizer ve onun siyasetinde rol oynayan siyonistler; bir taraftan Türkiye’ye karşı münafıkâne dostluk çehresini ve sırıtan riyakâr yüzünü göstermek içinde; Türkiye’yi dinsizleştirmek ve dinî an’aneleri tamamen yok edip kaldırmak için ne kadar şeytani tuzaklar varsa istimal ettiği halde; dışarda da İslâm Âlemine karşı;Türkiye Müslümanlarının artık İslâmiyetten büsbütün koptuğunu ve tamamen dinsizleştiğini sinsi propagandalarla yaymağa çalışmaktaydı. Amma bu âcib şeytanî siyaset durumunu, Türk siyasileri ya gabavetlerinden, ya da esasında aynı şeyleri istemelerinden anlamıyor ve anlamak istemiyorlardı. O ise ki, İslâm Âleminin Türkiye’ye karşı teveccühü ve Müslüman olarak destek olması dünyada siyaset ve idare için en büyük mesele ve bir nokta-i istinad idi.
İşte Hazret-i Bediüzzaman, başta İngiliz siyaseti olmak üzere, siyonist ve diğer dinsiz komitelerin şeytanca olan bu desiselerini, başından beri çok iyi sezmiş ve anlamıştı. Bu mevzuu, bilhassa Emirdağ hayatındaki eserlerinde zaman zaman dercetmişlerdir. Risale-i Nurla yaptığı imanî ve Kur’ânî hizmetiyle; maddeten tahakkuk eden en mühim esas ve en büyük rükün; ve temel iki büyük hizmeti netice veriyor ve bir derece de muvaffak oluyordu.
Bunlardan birincisi: Dinsizlik ve imansızlık âfetinin defedilmesi, dolayısıyla Türkiye de asayiş ve emniyetin tahkimi...
İkincisi: Türkiye halkı eskisi gibi Müslüman olup, dinine ve Kur’ân’ına sahip bir millet olduğunu hariç Âlem-i İslâm’a fiilen bildirmek..
Evet dinsiz münafık ve zındık komitelerin her türlü desise ve bed muamelelerine rağmen, Allah’a şükür bu hizmetin Türkiye’de maddeten büyük tesiri görülnıüş ve muvaffak olunmuştur. A.B.}
Said-i Nursi”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 106.}
8- Afyon Emniyet Müdürlüğü’ne Üstâd’ın ikinci bir istidası.. bu istida İstanbul’a yeni harfle tab’ etmek niyetiyle gönderilen Risalelerin bir kısmı, Afyon- Kütahya arasında bir ihbar üzerine trende ele geçmesi ve nihayet Afyon zabıtasına intikal etmesiyle başlayan evham ve tazyik üzerine yazılmıştır. Bazı yerlerini alıyoruz:
“Afyon EmniyetMüdürlüğü’ne!
Zatınızı tanımadan bir defa gördüğüm vakit, insaflı ve adaletli gördüğümden, herkesten evvel alâkadar olduğum bir hakikatı size beyan ediyorum. O hakikatı alâkadar makamata vazifeniz itibarıyla bildirmeyi size bırakıyorum. O hakikat da şudur: Benim şimdiki vaziyetim, tarihçe emsali yoktur. Herşeyden tecrid-i mutlak içinde; herkesten, hatta câmideki cemaat adamlarından ve temastan memnu’ olduğum halde; ıhtiyarlık, hastalık, yoksulluk içinde birden kalbime geldi ki; Madem ben de bu vatanın bir evlâdıyım.. Bu vatanın saadetine hizmet etmek benim için farzdır. Maddi cihette elimden bir şey gelmiyor. Yalnız Kur’ân’dan anladığım ve kaleme aldığım Meyve Risalesi’yle, Hüccet-üllah-il Baliğa’yı yeni hurufla tab’etmek için bazı kardeşlerime izin verdim...
{Cumhuriyetin ilânıyla birlikte, en başta İngilizer ve onun siyasetinde rol oynayan siyonistler; bir taraftan Türkiye’ye karşı münafıkâne dostluk çehresini ve sırıtan riyakâr yüzünü göstermek içinde; Türkiye’yi dinsizleştirmek ve dinî an’aneleri tamamen yok edip kaldırmak için ne kadar şeytani tuzaklar varsa istimal ettiği halde; dışarda da İslâm Âlemine karşı;Türkiye Müslümanlarının artık İslâmiyetten büsbütün koptuğunu ve tamamen dinsizleştiğini sinsi propagandalarla yaymağa çalışmaktaydı. Amma bu âcib şeytanî siyaset durumunu, Türk siyasileri ya gabavetlerinden, ya da esasında aynı şeyleri istemelerinden anlamıyor ve anlamak istemiyorlardı. O ise ki, İslâm Âleminin Türkiye’ye karşı teveccühü ve Müslüman olarak destek olması dünyada siyaset ve idare için en büyük mesele ve bir nokta-i istinad idi.
İşte Hazret-i Bediüzzaman, başta İngiliz siyaseti olmak üzere, siyonist ve diğer dinsiz komitelerin şeytanca olan bu desiselerini, başından beri çok iyi sezmiş ve anlamıştı. Bu mevzuu, bilhassa Emirdağ hayatındaki eserlerinde zaman zaman dercetmişlerdir. Risale-i Nurla yaptığı imanî ve Kur’ânî hizmetiyle; maddeten tahakkuk eden en mühim esas ve en büyük rükün; ve temel iki büyük hizmeti netice veriyor ve bir derece de muvaffak oluyordu.
Bunlardan birincisi: Dinsizlik ve imansızlık âfetinin defedilmesi, dolayısıyla Türkiye de asayiş ve emniyetin tahkimi...
İkincisi: Türkiye halkı eskisi gibi Müslüman olup, dinine ve Kur’ân’ına sahip bir millet olduğunu hariç Âlem-i İslâm’a fiilen bildirmek..
Evet dinsiz münafık ve zındık komitelerin her türlü desise ve bed muamelelerine rağmen, Allah’a şükür bu hizmetin Türkiye’de maddeten büyük tesiri görülnıüş ve muvaffak olunmuştur. A.B.}
Said-i Nursi”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 106.}
8- Afyon Emniyet Müdürlüğü’ne Üstâd’ın ikinci bir istidası.. bu istida İstanbul’a yeni harfle tab’ etmek niyetiyle gönderilen Risalelerin bir kısmı, Afyon- Kütahya arasında bir ihbar üzerine trende ele geçmesi ve nihayet Afyon zabıtasına intikal etmesiyle başlayan evham ve tazyik üzerine yazılmıştır. Bazı yerlerini alıyoruz:
“Afyon EmniyetMüdürlüğü’ne!
Zatınızı tanımadan bir defa gördüğüm vakit, insaflı ve adaletli gördüğümden, herkesten evvel alâkadar olduğum bir hakikatı size beyan ediyorum. O hakikatı alâkadar makamata vazifeniz itibarıyla bildirmeyi size bırakıyorum. O hakikat da şudur: Benim şimdiki vaziyetim, tarihçe emsali yoktur. Herşeyden tecrid-i mutlak içinde; herkesten, hatta câmideki cemaat adamlarından ve temastan memnu’ olduğum halde; ıhtiyarlık, hastalık, yoksulluk içinde birden kalbime geldi ki; Madem ben de bu vatanın bir evlâdıyım.. Bu vatanın saadetine hizmet etmek benim için farzdır. Maddi cihette elimden bir şey gelmiyor. Yalnız Kur’ân’dan anladığım ve kaleme aldığım Meyve Risalesi’yle, Hüccet-üllah-il Baliğa’yı yeni hurufla tab’etmek için bazı kardeşlerime izin verdim...
Yükleniyor...