Hem Hasan Feyzi Efendi’nin Hazret-i Üstâd’a karşı çok büyük incizab ve muhabbeti, aşk ve rabıtası pek harika ve emsalsiz olup, Üstâd’ına bedelen vefatını can u dilden arzu etmiş, Rabbine yalvarmıştır. “Dahi nezrim buki, canım sana kurban olacak” diye olan o samimî ve halisane ve âşıkane niyazını Cenab-ı Hak kabul buyurmuş ve muradını vermiştir.

Hasan Feyzî’nin vefatından bir sene önce de; Hazret-i Üstâd’ın Barla’ya ilk vardığı günlerde, onun ilk mihmandarı olan muhacir Hafız Ahmet Efendi, yine aynı senede Üstâd’ın Nurs köyündeki amucazadelerinden büyük âlim Molla Davud dahi vefat etmişlerdi. şu üst üste dört-beş büyük ve Veli talebelerinin vefatları, Hazret-i Üstâd’ı çok ziyade müteessir etmiş ve çok ağlatmıştı.

Evet, 1944’de Denizli hapsinde İslam köylü Hafız Ali Efendi,1945’de Barlalı Muhacir Hafız Ahmed Efendi ve aynı senede Nurs’da Molla Davud Efendi.. Ve 1946’da Savlı Hacı Hafız Mehmet ve nihayet Denizli Kahramanı Hasan Feyzi Efendi birbirlerini takiben berzah âlemine göç etmişlerdi.

İşte Hazret-i Üstâd’ın, Hasan Feyzi Efendi’nin hastalığı ve sonra vefatı ve bu vefatın bir su-i kasd neticesi olduğunu bildiren mektupları:

1- Hasan Feyzî Efendi’nin hastalığı hakkındaki Üstâd’ın gizli bir iması

“Aziz Sıddık kardeşlerim!

Evvela pek çok alâkadar olduğum ve Risale-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir merkezi ve az zamada pek çok Nur işini gören Denizli Hüsrev’i ve gayet ciddi ve sadık rüfekaları, hususan Hâkim-i, Adil ve Muharrem ve hafız Mustafa ve sairenin namına bayram tebrikiyle, Hasan Feyzi’nin şiddetli ve tehlikeli hastalığını beyan eden bir mektubu çok ehemmiyetli bir kardaşımız olan Muharrem’den aldım. Kanaat-ı kat’iyem geldi ki; Hasan Feyzi (R.H) aynen Hafız Ali gibi (R.H) benim musibetimin kısm-ı azamını kendine alıp, manevî bir fedakârlık eylemiş. Hafız Ali’nin benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu Hasan Feyzî de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müddette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakta tevafuku kuvvetli bir emaredir ki; Bana çok acıyan ve şefkat eden o kardaşımız, manen hastalığımı kısmen kendine aldı. Bu dört cihetle tevafuk içinde yalnız bir fark var.. Benimki zehirden, tesemmümden.. Onunki soğ’uktan gelmiştir.

{ Hazret-i Üstâd ilk gelen habere göre ve zahir hale uyarak, evvela böyle yazmışsa da, bilahare yazdığı mektubunda Hasan Feyzi’ye de su-i kasd neticesi zehir verilerek hastalandığına ve vefat ettiğine hükmetmiştir. A.B.}



Elbette Hastalar Risalesi bizim bedelimize onu teselli edip i’yadetül-mariz gibi keyfini sormuş.. ve hastalıktaki büyük sevablar, sıkıntılarını sürûra kalbetmiş. Cenab-ı Hak şifa-i âcil ihsan eylesin. Amin...

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 309.}



Said-i Nursi


Yükleniyor...