Ben de dedim: Risale-i Nur’un tamamen ehemmiyetini takdir ve kıymetini tam tasdik ettikleri halde, intişarına meydan vermemesiyle, hariçten gelen dehşetli dinsizlik cereyanına, güya Risale-i Nur’u neşrettirmemekle; sûri dinsizcesine, lüzumsuz, faydasız bir rüşvet veriyorlar gibidir. Tâ, o haricî ve hücum etmek isteyenler hücum etmesinler. Halbuki Risale-i Nur dâhilde kuvvetli manevî fütûhatıyla anarşiliğe meydan vermediği gibi, hariçten gelen ve içimizde anarşiliği yetiştirmeye çalışan; şimalden gelen dehşetli dinsizlik cereyanına karşı Sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânî’dir. Bu vatandaki milliyetperverler ve vatanperverler ve ehl-i hamiyet; siyasetçe, hayatı içtimaiyece ve kendi menfaatlarınca Risale-i Nur’un neşrine mecbur olduklarını iddi’a ederiz... Ve nurları iman için okuyan veya resmen tetkik eden binler şâhit bu davayı tasdik ederler. Eğer bu yirmi senede perde altında Risalei Nur, Kur’ân’ın mu’cize-i maneviyesiyle yüzbinler iman-ı tahkikî sahiplerini yetiştirmeseydi, bu mübarek vatan ve millet pek dehşetli fırtınalara tutulacaktı... Ve tutulmadığına bir sebeb de, Risale-i Nur olduğuna sure-i vel-asr işaret ediyor.

Said”

{Emirdağ-1 “Zübeyr”-2, s: 208.}



7-Bid’atların icra edildiği câmi ve cemaatlara gidilip gidilemiyeceği meselesi:

Hazret-i Üstâd bu meseleye de gerek Barla Lahikası’nda, gerekse Kastamonu lahikalarında zaman-zaman temas etmiş.. ve kalben değil, amelî olarak, din hizmeti ve niyeti namına iştirâkine ve amel edilmesine izinler vermiştir. Emirdağ hayatında da yine bazı sualler münasebetiyle bu husus’a temas etmiştir. İşte bir numunesi:

“...Risale-i Nur dairesi içinde yeni ezan okuyanlar müezzin ve imamIar çoklar var... Bid’alara kalben taraftar olmamak yeter. Umum İslâm’ın ma’bedi olan câmiler ehl-i bid’aya bırakılmaz. Gerçi İmam-ı Rabbanî gibi zatlar demişler ki: “Bid’a olan yerlere girmeyiniz! “Fakat o zaman hususî idi. Böyle taammum eden yerlerde, câmi’ler ehl-i sünneti içinde bulmak ister. Bid’aya iştirâk ile değil, belki câmiin ve cemaatın faziletini kazanmak iktiza eder. Ben de burada camiye hâlî vakitte gidip, o manevi emre tevfik-i hareket ediyorum. Bizim de câmiimizdir. Kalben ehl-i bid’aya yardım etmemekle, bu mübarek aylarda camilere mümkin olduğu kadar sünnet-i seniye dairesinde faziletinden istifade etmek, hafızları dinlemek, inşaallah mecburî bid’alara karşı gelebilir, zararı dokunmaz. ferman-ı ilâhî teminat verir..”

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 81.}



Yükleniyor...