Başka bir mektubunda:

“...Hubb-ü Ehl-i Beyt’i meslek yapan aleviler, ne kadar ifrat da etseler, Rafizî de olsalar, zendakaya küfr-ü mutlaka girmez. Çünki muhabbet-i Âl-i Beyt ruhunda esas oldukça,Peygamber (A.S.) ve Âl-i Beyt’in âdavetini tazammun eden küfr-ü mutlaka girmezler. İslâmiyet’e o muhabbet vasıtasıyla şiddetli bağlanıyorlar. Böylelerini daire-i sünnete tarikat namıyla çekmek, büyük bir faidedir. Hem bu zamanda ehl-i imanın vahdetine çok zarar veren bazı siyasî cereyanlar, alevilerin fıtrî fedakârlıklarından istifade edip, kendilerine alet etmemek için, Nur dairesine çekmek büyük bir maslahattır...”

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 436.}



5- Bir nevi içtimaî akide olan sahabeler arasındaki harplerin mâhiyet ve hakikatı:

Bu mes’elede de Hazret-i Üstâd, onbeşinci mektupta ve ondokuzuncu mektubun baş tarafında izahların en ulvisini ve ehl-i sünnet fikrinin en büyük hakikatını beyan etmiş, dile getirmiştir. Burada ise; Emirdağ’ında iken, eski Erzurum meb’uslarından Mehmed Salih Yeşiloğlu’nun bu mevzu’daki bazı suallerine verdiği çok mühim ve gayet ilmî ve ehl-i sünnetin fikrini tam aksettiren cevablarından bazı bölümler almak istiyoruz:

“... Zalim siyasetin gaddarâne bir düsturu olan” cemaât için ferd feda edilir” diye çok zalimane pek çok vukuâtı ehven-üş şer diye bir nev’i âdalet-i izafiye namında hâkimiyetine bir maslâhat göstermişler. Hatta bu asırda o gaddar düsturun hükmüyle, bir adamın hatasıyla bir köyü mahveder. Beş on adamın, onların siyasetine zarar vermek tevehhümiyle binler adamı perişan eder.

İşte eski zamanda bir derece siyasetin bu gaddar düsturu İslâmlar içine girdiğinden, siyasetteki bu müthiş düsturlar karşısında mecburiyetle selef-i sâlihin sükût ile, ehl-i sünnet vel-cemaatın imamları o kapıları kapamak, deyip o kapıları açmıyorlar... “

“O mes’eleler ile meşgul olmak, şimdiki bu hazır musibet-i diniyeye karşı mükellef olduğumuz vazife-i Kur’âniyeye zarar verir. Ulema-i ilm-i kelâmın ve usul-üd din âllamelerinin ve ehl-i sünnet vel-cematın dahi muhakkiklerinin, İslamî akidelere dair çok tetkik ve muhakematla ve âyât ve hadisleri muvazene ile kabul ettikleri usul-üd din düsturları, şimdiki Risale-i Nur’un meşrebini muhafazayı emrediyor ve kuvvet veriyor...”

Yükleniyor...