ve Risale-i Nur’un intişarına, fütûhatına çok hizmet edecek ve Risale-i Nur şâkirtlerinin hâsları müttefik oldukları ve senden kabul ettikleri büyük makamları kabul etmiyorsun, şiddetle çekiniyorsun?..
Elcevab: Bu zamanda ehl-i iman öyle bir hakikata muhtaçtırlar ki; Kâinatta hiçbir şeye alet ve tabi’ ve basamak olamaz.. Ve hiçbir garaz ve maksad onu kirletemez.. ve hiçbir şüphe ve felsefe onu mağlub edemez bir tarzda iman hakikatlarını ders versin. Umum ehl-i imanın bin seneden beri terâküm etmiş dalâletin hücumuna karşı imanları muhafaza edilsin. İşte bu nokta içindir ki; dahilî ve haricî yardımcılara ve ehemmiyetli kuvvetlerine Risale-i Nur ehemmiyet vernıiyor, onları arayıp tabi’ olmuyor. Ta, avam-ı ehl-i imanın nazarında hayat-ı dünyeviyenin bazı gayelerine basamak olmasın.. ve doğrudan doğruya hayat-ı bakiyeden başka hiçbir şeye alet olmıyarak, fevkalâde kuvveti ve hakikatı hücum eden şüpheleri ve tereddütleri izale eylesin...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 100.}
“...Bu sırada dahilde o kadar dâhilî- hâricî heyecanlı parti cereyanları varken ve bundan tam istifade etmek, yani mahdut bir kaç arkadaşına bedel, binler diplomatları kendisine taraftar kazanmak için zemin hazır iken; sırf siyasete karışmamak ve ihlâsına zarar vermemek ve hükûmetin nazarını kendisine celbetmemek ve dünya ile meşgul olmamak için, bütün arkadaşlarına yazıp ki; “Sakın cereyanlara kapılmayınız, siyasete girmeyiniz, asayişe dokunmayınız.” dediği ve iki cereyan bu çekinmesinden ona zarar verdikleri.. eskisi evhamından, yenisi de bize yardım etmiyor diye ona çok sıkıntı verdikleri halde...”
{Elyazma Emirdaği-1, s: 47.}
Bir Çeşit Manevî Siyaset Olan Fazla Hüsn-ü Zan İle Manevi Makamat Noktasından Gelen Bekleyiş ve Özleyişlere Karşı Üstâd’ın İlmî Cevapları
Bediüzzaman Hazretleri, bilhassa Risale-i Nur ile Kur’ân ve iman hizmetine başladığı günden, ta vefatına kadar olan otuz beş senelik devre-i hayatında, ona talebe olmuş binlerce, milyonlarca insanın; hem de bunların içindeki nurlarca alim ve fazıl kimselerin samimî kanaâtları onun hakkında: Ahir zamanda gelmesi mev’ud ve mübeşşer olan âl-i beytin en büyük imamı ve müceddidi olduğu şeklinde iken, hem bu samimî ve çok büyük ve köklü hakikata dayanan kanaatler karşısında, Üstâd Hazretleri hem Barla’da hem Kastamonu’da hem de şu Emirdağ hayatında,
Elcevab: Bu zamanda ehl-i iman öyle bir hakikata muhtaçtırlar ki; Kâinatta hiçbir şeye alet ve tabi’ ve basamak olamaz.. Ve hiçbir garaz ve maksad onu kirletemez.. ve hiçbir şüphe ve felsefe onu mağlub edemez bir tarzda iman hakikatlarını ders versin. Umum ehl-i imanın bin seneden beri terâküm etmiş dalâletin hücumuna karşı imanları muhafaza edilsin. İşte bu nokta içindir ki; dahilî ve haricî yardımcılara ve ehemmiyetli kuvvetlerine Risale-i Nur ehemmiyet vernıiyor, onları arayıp tabi’ olmuyor. Ta, avam-ı ehl-i imanın nazarında hayat-ı dünyeviyenin bazı gayelerine basamak olmasın.. ve doğrudan doğruya hayat-ı bakiyeden başka hiçbir şeye alet olmıyarak, fevkalâde kuvveti ve hakikatı hücum eden şüpheleri ve tereddütleri izale eylesin...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 100.}
“...Bu sırada dahilde o kadar dâhilî- hâricî heyecanlı parti cereyanları varken ve bundan tam istifade etmek, yani mahdut bir kaç arkadaşına bedel, binler diplomatları kendisine taraftar kazanmak için zemin hazır iken; sırf siyasete karışmamak ve ihlâsına zarar vermemek ve hükûmetin nazarını kendisine celbetmemek ve dünya ile meşgul olmamak için, bütün arkadaşlarına yazıp ki; “Sakın cereyanlara kapılmayınız, siyasete girmeyiniz, asayişe dokunmayınız.” dediği ve iki cereyan bu çekinmesinden ona zarar verdikleri.. eskisi evhamından, yenisi de bize yardım etmiyor diye ona çok sıkıntı verdikleri halde...”
{Elyazma Emirdaği-1, s: 47.}
Bir Çeşit Manevî Siyaset Olan Fazla Hüsn-ü Zan İle Manevi Makamat Noktasından Gelen Bekleyiş ve Özleyişlere Karşı Üstâd’ın İlmî Cevapları
Bediüzzaman Hazretleri, bilhassa Risale-i Nur ile Kur’ân ve iman hizmetine başladığı günden, ta vefatına kadar olan otuz beş senelik devre-i hayatında, ona talebe olmuş binlerce, milyonlarca insanın; hem de bunların içindeki nurlarca alim ve fazıl kimselerin samimî kanaâtları onun hakkında: Ahir zamanda gelmesi mev’ud ve mübeşşer olan âl-i beytin en büyük imamı ve müceddidi olduğu şeklinde iken, hem bu samimî ve çok büyük ve köklü hakikata dayanan kanaatler karşısında, Üstâd Hazretleri hem Barla’da hem Kastamonu’da hem de şu Emirdağ hayatında,
Yükleniyor...