Nur Talebelerinin Dahilinde Parti, Siyaset ve Tarafgirliklere Giremeyecekleri
Bu husus bir kaç yön ve noktadandır:
1- Asayiş, emniyet ve hukuk noktasından:
(Asayişi koruma bahsinde yazılan mevzu’lar bu meseleye de ait olduğundan tekrarına lüzum görülmedi)
2- İman ve Kur’ân hizmetinin kudsiyeti noktasından tarafgirliklere girilemiyeceği noktasından:
“... Nur şâkirtleri hiç siyasete karışmadılar.. Hiç bir partiye girmediler. Çünki iman mal-ı umumidir. Her taifede muhtaçları ve sâhipleri vardır, tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zendekaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde mü’minlerin uhuvveti esastır...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 177.}
“ ... Bu sırada dahilde o kadar dâhili, hârici heyecanlı parti cereyanları varken ve bundan tam istifade etmek, yani mahdut bir kaç arkadaşına bedel, bir çok diplomatları kendisine taraftar kazanmak için zemin hazır iken; sırf siyasete karışmamak ve ihlâsına zarar vermemek ve hükûmetin nazarını kendine celbetmemek ve dünya ile meşgul olmamak için, bütün arkadaşlarına yazıp ki; “Sakın cereyanlara kapılmayınız.. Siyasete girmeyiniz.. Asayişe dokunmayınız!” dediği ve bu iki cereyan, bu çekinmesinden ona zarar verdikleri, eskisi evhamından.. yenisi “Bize yardım etmiyor” diye...”
{Aynı eser, s: 235.}
“... Kahraman Bürhan’ın serbest fırkasının Reisine verdiği cevab güzeldir. Evet Nurcuların siyasetle alâkaları olmaz... Yalnız iman hakikatlarıyla bütün hayatları bağlıdır. şimdiye kadar gizli komiteden siyaseti dinsizliğe ve zendekaya alet edenler, istibdad-ı mutlak ile Nurcuları ezdiler. İnşaallah bir sebeb çıkar, o istibdadı kıracak
{Demokrat çıktı, bir derece kırdı. S. N.(h)}
{Üstâd’ın üstteki mektubu 1947’de yazıldı. Alttaki dipnot ise, 1950’da kaydedildi. Buna göre Hazret-i Üstâd 1950 seçimlerinde de kesinlikle rey ve seçim işlerine karışmadı. Nitekim 1950 seçimlerinden az önce talebelerine karışmamaları için haber göndermişti. A.B.}
ma’sum ve mazlum Nurcular’ı kurtaracak. Fakat çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risale-i Nur dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi’ ve dâhil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. Fakat siyaset hesabına değil, belki nurların intişarı ve maslâhatı hesabına bazı kardeşler, Nurlar namına değil, belki kendi şahısları namına girebilirler. Hususan mübarek Isparta’nın şimdiye kadar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişmemesi noktasında, dahilde tarafgirâne vaziyet almamak, mu’terizlerin nedametine ve hakikate dönmelerine bir vesile olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 233.}
Bu husus bir kaç yön ve noktadandır:
1- Asayiş, emniyet ve hukuk noktasından:
(Asayişi koruma bahsinde yazılan mevzu’lar bu meseleye de ait olduğundan tekrarına lüzum görülmedi)
2- İman ve Kur’ân hizmetinin kudsiyeti noktasından tarafgirliklere girilemiyeceği noktasından:
“... Nur şâkirtleri hiç siyasete karışmadılar.. Hiç bir partiye girmediler. Çünki iman mal-ı umumidir. Her taifede muhtaçları ve sâhipleri vardır, tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zendekaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde mü’minlerin uhuvveti esastır...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 177.}
“ ... Bu sırada dahilde o kadar dâhili, hârici heyecanlı parti cereyanları varken ve bundan tam istifade etmek, yani mahdut bir kaç arkadaşına bedel, bir çok diplomatları kendisine taraftar kazanmak için zemin hazır iken; sırf siyasete karışmamak ve ihlâsına zarar vermemek ve hükûmetin nazarını kendine celbetmemek ve dünya ile meşgul olmamak için, bütün arkadaşlarına yazıp ki; “Sakın cereyanlara kapılmayınız.. Siyasete girmeyiniz.. Asayişe dokunmayınız!” dediği ve bu iki cereyan, bu çekinmesinden ona zarar verdikleri, eskisi evhamından.. yenisi “Bize yardım etmiyor” diye...”
{Aynı eser, s: 235.}
“... Kahraman Bürhan’ın serbest fırkasının Reisine verdiği cevab güzeldir. Evet Nurcuların siyasetle alâkaları olmaz... Yalnız iman hakikatlarıyla bütün hayatları bağlıdır. şimdiye kadar gizli komiteden siyaseti dinsizliğe ve zendekaya alet edenler, istibdad-ı mutlak ile Nurcuları ezdiler. İnşaallah bir sebeb çıkar, o istibdadı kıracak
{Demokrat çıktı, bir derece kırdı. S. N.(h)}
{Üstâd’ın üstteki mektubu 1947’de yazıldı. Alttaki dipnot ise, 1950’da kaydedildi. Buna göre Hazret-i Üstâd 1950 seçimlerinde de kesinlikle rey ve seçim işlerine karışmadı. Nitekim 1950 seçimlerinden az önce talebelerine karışmamaları için haber göndermişti. A.B.}
ma’sum ve mazlum Nurcular’ı kurtaracak. Fakat çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risale-i Nur dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi’ ve dâhil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. Fakat siyaset hesabına değil, belki nurların intişarı ve maslâhatı hesabına bazı kardeşler, Nurlar namına değil, belki kendi şahısları namına girebilirler. Hususan mübarek Isparta’nın şimdiye kadar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişmemesi noktasında, dahilde tarafgirâne vaziyet almamak, mu’terizlerin nedametine ve hakikate dönmelerine bir vesile olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz...”
{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 233.}
Yükleniyor...