Nur Talebeleri, Dinî de Olsa, İçtimaî ve Siyasî geniş Dairelerle Fiilen Alakadar Olmacaklar!

“... Benim ve Nur şâkirtlerinin namına şimdi bu mecmuaları oralara göndermek, her halde inkişafa başlayan İslâm birlik fikri ve ittihad-ı İslâm siyaseti Risalet-ün Nur’u kendine bir kuvvet bir alet yapmağa çalışacaktı ve bizleri siyaset-i İslâmiyeye bakmaya mecbur edecekti. Halbuki Risale-i Nur’ un mesleğindeki sırr-ı ihlâs, iman ve Kur’ân hakikatlarından başka hiç bir şeye alet ve tab’i olmadığı, hem müşterileri aramak değil, belki müşterilere hakiki ihtiyacını hissedip ve yarasının tedavisi için Risale-i Nurun aranmasının lüzumu var. Halbuki gönderilecek o mübarek merkezlere şimdilik Nurlara hakiki ihtiyacını değil belki Alem-i İslamın hayat-ı dünyasına ait cihetleri düşünmeye mecbur olması.. Hem Nur mesleğinde benlik ve gösteriş, bir nevi şöhretperestlik merdud olduğundan, bu enaniyet zamanında insanlara kendini satmağa çalışmak ve beğendirmek; bir anda Nur şâkirtleri böyle büyük bir imtiyaz gibi bu eserlerle meşhur mevkilere kendilerini göstermek bir nevi gösteriş olması cihetiyle; kader-i ılâhi Nur şâkirtlerini tam ihlâsın muhafazası için şimdilik müsaade etmiyor...”

{Elyazma Emirdağ-1 Büyük boy, s: 310.}



“Salisen: Ben dünyanın halini bilmiyorum...fakat geçen İstanbul hadisesiyle istemiyerek kulağıma giren ıran hadisesi, herhalde siyaset cereyanlarına bir heyecen verip, nazar-ı dikkati celbedecekler. Sakın sakın siyaset cereyanlarına bakmayınız, karışmayınız, merak etmeyiniz. Sizi şaşırtmasınlar. Risale-i Nur’un hizmeti sizlere kâfidir.

İman ve İslâmiyete taraftar olanları dost kabul ederiz. Dostumuzdur dersiniz. Fakat “Vazifemizin her şeyin fevkinde kudsiyeti olmasından onun zararına olarak sair işlerle meşgul olamıyoruz.” dersiniz. Kendinizi de onların ittihamlarından muhafaza ediniz.

İsabet oldu ki, bu zamanda Asa-yı Musa İstanbul’da tab edilmedi. Hatta bu defa bana hafifçe ilişmeleri ve “Cami’ye gitme” demeleri, bu yeni cereyanların te’siriyledir ki; bir cereyan benden kuvvet almasın. Halbuki yedi sene harb-ı umumiye bakmıyan, onların böyle cüz’î şeylerine tenezzül edip meşgul olmaz. Fakat o bedbahtlar bilmiyorlar...”

{Elyazma Emirdağ-1 aslı, s: 173.}



Yükleniyor...