“... Selâhaddin’in Asay-ı Musa’yı Amerikalıya vermesi münasebetiyle deriz: Hem misyonerler ve Hıristiyan ruhanileri, hem Nurcular çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünki herhalde şimal cereyanı, İslâm ve ısevî dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak.

{Medar-ı hayrettir ki, aynı o senenin kurban bayramından önce, Ruslar Hac için müslümanları çoklukla hacca göndernıişlerdi.Tâ ki, kendilerinin İslam dinine hürmetkâr olduğunu, Türkiye ise, artık din ile alâkası olmıyan bir ülke olduğunu propaganda etmesi için... Çünkü Türkiye o sıra Amerika ve Avrupa ile ister istemez bir ittifak içine girmişti. Aynı sene Türkiye’den Nur mecmuaları Türk hacıları vasıtasıyla İslam Âleminin büyük merkezlerine ulaşmış ve o komünizm propagandasını kırmıştılar. A.B.}



Tabaka-i avama müsaadekâr ve vücûb-u zekât ve hürmet-i riba ile burjuvalıları yardımına davet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde, Müslümanları aldatıp onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir. Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım...

{Emirdağ-1, s: 156.}



Üstâd’ın yazdığı bu acib hakikatı te’kid bakımından, o sıra Hazret-i Üstâd’ın hizmetkârı merhum Ceylan Çalışkan’ın kaleme aldığı bir mektubunun bir parçasını buraya dercediyoruz:

“...O vakit cami-ül Ezher Reisi Hocalara demiş ki: “Bu adamla münazara edilmez, ilzam edilmez. Benim fikrim de bu merkezdedir.

“Evet, o Reisin takdirine mazhar olan Üstâd’ın verdiği o haberin yarısı çıkmış. İnşaallah öteki yarısı da çıkacaktır. Bu fikre binaendir ki: ışittiğime ve anladığıma göre; Üstâd bu harbin (İkinci cihan harbi) evvelinden bir sene evvel “Bir devlet İslâmiyete kuvvet verecek ve İslâm olacak” diye merakla bakmış... Sonra anladıki, zaman gelmemiş... daha yedi sene bakmadı...

{Emirdağ-1 eski harf aslı, s: 309.}



Üstâd’ın başka bir mektubundan:

“... Selahaddin’in, bu ahirde yazdığımız mektuplardan intihab ettiği cümleler güzeldir. Fakat ben kendim ehl-i siyasetlerle konuşmam. Siz meşveret ediniz, nasıl münasib ise yaparsınız.

Irak’ın başvekilinin adı hem Nuri hem Said, hem İslâm birliğini takib etmesi bir fâl-i hayrdır. Keçel Selahaddin hakikaten babası gibi çok çalışıyor. Fakat ben bakamadığım siyaset dairelerine de girip beni de baktırmak istiyor...

{Aynı eser, s: 185.}




Yükleniyor...