geçersizlik ve tutarsızlığına şöyle bir bakınız ki;1945’lerin içinde baş gösterip çıkan ve teşekkül eden bir sürü parti ve fırkaların.. ve 1946’daki seçimler ile daha da çok kızışan ve bölünen partilerin hiçbirisine Üstâd’ın temayül göstermediği.. Ve 1950 seçimleri dahil olmak üzere o ana kadar hiç bir parti ile alâkadar olmadığı delil ve şâhidleri ile sâbit olduğu ve az ileride kaydedileceği gibi, Üstâd’ın bu yolda açık ve kesin beyanları bunu alenen ortaya koyduğu halde, bu iftiralı düzmeceleri ve felsefî değerlendirmeleri nereden alıp yaparlar, bilmiyorum...
1950 seçimleri yapılıp neticeler alındıktan sonra, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri D.P hükûmet ve idarecilerine karşı gösterdiği dostluk ve yaptığı hakikatlı bazı tavsiyeleri veya ihtarlarının.. ve ayrıcada, sadece 1954 ve 1957 seçimlerinde Demokratlara reyleriyle bir yardım ve yaklaşımlarının tarzı ve şartlı olan alâkalarının hikmetlerini ileride genişçe ele alacağımızdan, burada şimdilik birşey söylemeden, Hazret-i Üstâd’ın ilk Emirdağ hayatı olan 1944-1948 arası, dünyada gelişen müsbet hadiselerle ilgili yazı ve beyanlarından bir kaç örnek veriyoruz:
A- İslâm Âlemi’nin birliği ve istiklâliyetleri hakkında: (Sene 1946)
“Aziz sıddık kardeşlerim!
Evvela, umum Nurcuların mübarek bayramlarını ve Haccül-Ekber’de bulunan nur şâkirtleriyle ve Hacc’daki nur taraftarlarının bayramlarını tebrik içinde.. ve çok zamandan beri esaret altında kalmış ve istiklâliyetini kaybetmiş Hindistan, Arabistan gibi âlem-i İslâm’ın memleketleri birer devlet-i İslâmiye şeklinde; Hint’te yüz milyon bir devlet-i islâmiye, Cava’da elli milyondan ziyade bir devlet-i İslâmiye ve Arabistan’da dört beş hükûmetleri bir cemahir-i müttefika gibi Arap birliğiyle İslâm birliğinin birleştirmesindeki Âlem-i İslâm’ın bu büyük bayramının mukaddemesini tebrik ile, bu bayram bize müjde veriyor...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 58.}
“... Yalnız ehemmiyetli bir endişe ve bir teselli kalbime geliyor ki: Bu geniş boğuşmaların neticesinde,eski harb-i umumiden çıkan zarardan daha büyük bir zarar, medeniyetin üstadı ve menba’ı olan Avrupa’da Deccalâne bir vahşet doğurmasıdır. Bu endişeyi teselliye medar; Âlem-i İslâm’ın tam intibahıyla ve yeni dünyanın, Hiristiyanlığın hakiki dini düstur-u hareket ittihaz etmesiyle ve Âlem-i islâmla ittifak etmesi ve incil Kur’ân’a ittihad edip tâbi’ olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karışı semavî bir muavenetle inşaallah galebe eder...”
{Aynı eser, s: 58.}
1950 seçimleri yapılıp neticeler alındıktan sonra, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri D.P hükûmet ve idarecilerine karşı gösterdiği dostluk ve yaptığı hakikatlı bazı tavsiyeleri veya ihtarlarının.. ve ayrıcada, sadece 1954 ve 1957 seçimlerinde Demokratlara reyleriyle bir yardım ve yaklaşımlarının tarzı ve şartlı olan alâkalarının hikmetlerini ileride genişçe ele alacağımızdan, burada şimdilik birşey söylemeden, Hazret-i Üstâd’ın ilk Emirdağ hayatı olan 1944-1948 arası, dünyada gelişen müsbet hadiselerle ilgili yazı ve beyanlarından bir kaç örnek veriyoruz:
A- İslâm Âlemi’nin birliği ve istiklâliyetleri hakkında: (Sene 1946)
“Aziz sıddık kardeşlerim!
Evvela, umum Nurcuların mübarek bayramlarını ve Haccül-Ekber’de bulunan nur şâkirtleriyle ve Hacc’daki nur taraftarlarının bayramlarını tebrik içinde.. ve çok zamandan beri esaret altında kalmış ve istiklâliyetini kaybetmiş Hindistan, Arabistan gibi âlem-i İslâm’ın memleketleri birer devlet-i İslâmiye şeklinde; Hint’te yüz milyon bir devlet-i islâmiye, Cava’da elli milyondan ziyade bir devlet-i İslâmiye ve Arabistan’da dört beş hükûmetleri bir cemahir-i müttefika gibi Arap birliğiyle İslâm birliğinin birleştirmesindeki Âlem-i İslâm’ın bu büyük bayramının mukaddemesini tebrik ile, bu bayram bize müjde veriyor...”
{Yeni yazı Emirdağ-1, s: 58.}
“... Yalnız ehemmiyetli bir endişe ve bir teselli kalbime geliyor ki: Bu geniş boğuşmaların neticesinde,eski harb-i umumiden çıkan zarardan daha büyük bir zarar, medeniyetin üstadı ve menba’ı olan Avrupa’da Deccalâne bir vahşet doğurmasıdır. Bu endişeyi teselliye medar; Âlem-i İslâm’ın tam intibahıyla ve yeni dünyanın, Hiristiyanlığın hakiki dini düstur-u hareket ittihaz etmesiyle ve Âlem-i islâmla ittifak etmesi ve incil Kur’ân’a ittihad edip tâbi’ olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karışı semavî bir muavenetle inşaallah galebe eder...”
{Aynı eser, s: 58.}
Yükleniyor...