Evet, Denizli hapis hadisesi bereati dinsizlerin, fermasonların başında bir bomba gibi patladığı ve neye uğradıklarını şaşırdıkları gibi, hadiseden sonra inkişaf eden Risale-i Nur hizmeti ve fütûhatı onları bütün bütün çıldırtmış gibi oldu.

B-1946 tarihinde Türkiye’ye ilk gelen teksir makinelerinden üç tanesi alınmış; Isparta ve ınebolu’da Nur neşriyatına hummalı bir şekilde çalışmaya başlanmıştır. Bu çalışma ile, mecmualar halinde Nur risaleleri binlerce nüsha çoğaltılma işi gerçekleşmişti. Denizli teksir makinası ise, Isparta ve ınebolu, mevcud ihtiyaca kâfi geldiği için çalışmamıştı.

C-1946-1947 yılında Hac yolunun açılmasıyla, Hacca giden Nur talebeleri beraberlerinde götürdükleri Nur mecmualarını oradaki Müslüman büyük dinî şahsiyetlere hediye etmeleriyle, İslâm Âleminde de Nur hizmetinin yayılması hadisesi duyulmaya başlanmıştı.

Ç- ınebolu’nun çıkartmış olduğu yeni yazı teksir Asa-yı Musa ve tab’ edilen Gençlik Rehberi gibi Risalelerin ecnebî misyönerlere verilmesi ve Amerika’ya kadar gönderilmesi hizmetleri ve bu vesilelerle, Türkiye’den yirmi seneden beri dinî faaliyet ve hizmete dair hiç bir ses ve sada dışarıya aksedilmemişken; birden bire hem Âlem-i İslâm’da hem Avrupa ve Amerika’da, Türkiye de zuhûr eden böyle bir eserin duyulması ile, elbette Nur hizmetinin nuranî akislerinin aleme duyulma hadisesi idi ki, pek büyük bir hadise idi o zamanda...

Tafsilat

Üstâd’ın buradaki hayat seyrininde genişçe ele alınabilmesi için, yeniden faslın başına dönerek,şu ilk Emirdağ hayatında cereyan etmiş hadiselerin tarih seyrine ve Üstâd’a karşı uygulanan bedmuamelelerin şekil ve biçimine birer birer bakmak üzere taharriye girişmek istiyoruz.

Gerçi Hazret-i Üstâd’ın bu hayat faslını (Yani Denizli hapsi bereatinden sonra ta Afyon hapis hadisesine kadar) hakkıyla tasvir etmek için on def’ada geri dönüp, başından girsek ve sonundan çıksak, yine de lâyıkıyla tasvirini yapmış olamayız. Üstâd’ın bu fasl hayatının tam tasviri ve hakkıyla beyanı için, ancak bu üç buçuk sene zarfında birer hadise vesilesiyle kaleme alınmış ikiyüz elli adet lahika mektupları ve istid’a ve arzu halleri tarih sırasına koyarak, hepsini burada kaydetmekle belki mümkün olabilir. Buna ise, bahis fazla uzayacağından imkân elvermemektedir. Ayrıca mezkûr mektup ve arzuhallerin hepsine tarih konulmadığı için kat’î bir sıralamada mümkin olmayacaktır.

Yükleniyor...