Reis Bey efendi!

Kararnamede İki madde esas tutulmuş:

Birisi: Cem’iyettir. Ben buradaki bütün Risale-i Nur şâkirtlerini ve benimle görüşenleri veya okuyan ve yazanları aynıyle işhad ediyorum; OnIardan sorunuz ki, ben hiç birisine dememişim: “Bir cemi’yet-i siyasiye veya cem’iyet-i Nakşiye teşkil edeceğiz.” Daima dediğim budur:

“Biz imanımızı kurtarmaya çalışacağız.” Umum ehl-i iman dahil oldukları ve üçyüz milyondan ziyade efradı bulunan bir mukaddes cemaat-ı İslâmiyeden başka mabeynimizde medar-ı bahs olmadığını.. Ve Kur’ân’da hizbullah nâmı verilen ve umum ehl-i ımanın uhuvveti cihetiyle- Kur’ân’a hizmetimiz için -Hizbül-Kur’ân ve Hizbullah dairesinde bulmuşuz. Eğer kararnamede bu mana murad ise, bütün ruhumuzla kemal-i iftihar ile i’tiraf ederiz. Eğer başka manalar murad ise, onlardan haberimiz yoktur.

İkinci Madde: Kararnamenin i’tirafı ile, Kastamonu zabıtasının rapor ve tasdikiyle; Hiç neşrolunmıyacak tarzda odun ve kömür gibi yığınların altında ve mıhlı sandıklarda bulunan ve Eskişehir Mahkemesinin tetkikinden ve tenkidinden geçen ve bir hafif cezayı çektiren ve kat’iyyen mahrem tutulan “Tesettür Risalesi ve Hücumat-ı Sitte ve Zeyli Risalesi” gibi kitaplardan bazı cümlelerine yanlış mana vererek, dokuz sene evvelki zamana bizi götürüp cezasını çektiğimiz suç ile mes’ul etmek istiyor.

Üçüncü Madde: kararnamede, kaç yerinde “Devletin emniyetini ilhlâl edebilir ve yapabilir” gibi tabirlerle; imkânat, vukuat yerinde isti’mal edilmiş.

Herkes mümkindir ki, bir katil yapsın.. bu imkân ile mes’ul olabilir mi?

Mevkuf

Said-i Nursi”

{Sirac-ün Nur-2, s: 354.}



Dördüncü Kısım Müdafaalar

Müddei Umumi, Denizli Ağır ceza mahkemesinde 31.5.1944çarşamba günü, son tecziye talebine dair iddianamesini okumasından sonra, Üstâd Bediüzzaman’ın çok hiddetli ve şiddetli yaptığı müdafaalarıdır. Bunlardan da yine nümune için bazı bölümler alıyoruz:

Mahkemede söylediği bir parçadır.

Yükleniyor...