Bismihi Sübhanehu

Efendiler! Size kat’î haber veriyorum ki, buradaki zatların, bizimle ve Risale-i Nur ile münasebeti olmıyan ve az bulunan veya inkâr edenlerden başka, istediğiniz kadar hakiki kardeşlerim ve hakikat yolunda hakikatlı arkadaşlarım var. Bizler Risale-i Nur’un keşfiyat-ı kat’iyesiyle, iki kere iki dört eder derecesinde sarsılmaz bir kanaatle bilmişiz ki: Ölüm bizim için sırr-i Kur’ânla i’dam-ı ebediden terhis tezkeresine çevrilmiş.. Ve bize muhalif ve dalâlette gidenler için, o kat’î ölüm; ya idam-ı ebedidir- Eğer ahirete kat’î imanı yoksa -veya ebedi karanlıklı haps-i münferiddir- Eğer ahirete inansa ve sefahet ve dalâlette gitmişse-

Acaba bu meseleden daha büyük, daha ehemmiyetli bir mesele-i insaniye var mı ki; bu ona alet olsun, sizden soruyorum. Madem yoktur ve olamaz, neden bizimle uğraşıyorsunuz?

Biz en büyük cezanıza karşı kendimizi âlem-i nura gitmek için bir terhis tezkiresini alıyoruz diye kemal-i metanetle bekliyoruz. Fakat bizi reddedip, dalâlet hesabına mahkûm edenleri, sizi gördüğümüz gibi idam-ı ebedî ile ve haps-i münferid ile mahkûm ve pek yakın bir zamanda o dehşetli cezayı çekeceklerini müşahede ederecesinde biliyor ve görüyoruz. Onlara insaniyet damarıyla cidden acıyoruz. Bunu kat’î ispat etmeye ve en mütemerridleri dahi ilzam etmeye hazırım. Değil vukufsuz, garazkâr, maneviyatta behresiz ehl-i vukufa karşı; belki en büyük âlim feylosoflarınıza karşı gündüz gibi ispat etmezsem, her cezaya razıyım.. Ve Risale-i Nur’un umdelerini ve hülâsa ve esaslarını beyan ederek ve Risale-i Nur’un bir müdafaanamesi hükmüne geçen “Meyve Risalesini” ibraz ediyorum. Ve Ankara makamatına vermek için yeni harfle yazdırmaya müşkilatlar içinde gizli çalışıyoruz. İşte onu okuyunuz, tam dikkat ediniz!. Eğer kalbiniz -Nefsinize karışmam- beni tasdik etmezlerse, bana şimdiki tecrid-i mutlakın içinde her hakaret ve işkenceyi de yapsanız sükût edeceğim.

Elhasıl: Ya Risale-i Nur’u tam serbest bırakınız.. Ve yahut bu kuvvetli ve zedelenmez hakıkatı elinizden gelirse kırınız. Ben şimdiye kadar sizi ve dünyanızı düşünmüyordum ve düşünmiyecektim. Fakat mecbur ettiniz... Belki sizi ikaz lâzımdıki; Kader-i ılahi bizi böyle yerlere sevketti. Biz de düstur-u kudsîyi kendimize rehber edip, her bir sıkıntınızı sabırla karşılayacağız ve azmettik.

Said-i Nursi”

{Denizli Mektupları, s: 37.}



Yükleniyor...