zarfında kimseye hissettirmeden, sezdirmeden dünya entrikalarını çeviriyor diye onu ittiham eden, elbette bir garaz iledir. Biz Denizli mahkemesinden ve müdde-i umumisinden ümid ederiz ki; bizi öylelerin ağrazından kurtarsın, hakikat-ı adaleti göstersin...
Eğer maddi müdafaadan Kur’ân menetmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şâkirtler, şeyh Said ve Menemen Hadiseleri gibi, cüz’î ve neticesiz hadiseler ile bulaşmazlar. Allah etmesin, eğer mecburiyet-i kat’iye derecesinde onlara zulmedilse ve Risale-i Nur’a hücum olsa, elbette hükûmeti iğfal eden zındıklar ve münafıklar bin derece pişman olacaklar.
Elhasıl: madem biz ehl-i dünyanın dünyalarına ilişmiyoruz, onlar da bizim ahiretimize ve imanî hizmetimize ilişmesinler.
Mevkuf
Said-i Nursi”
Müdde-i umumî ilk tahkikatını bitirip, esas hakkındaki mütalâsını beyan ettikten sonra, Hazret-i Üstâd’ın mahkeme nezdinde yaptığı itiraznamesinden:
“...İddianamede, başka yerlerdeki sathî tetkikata binaen gizli bir cem’iyet-i siyasiye noktasında bakmış... buna cevabımız:
Evvelâ: Bütün benim ile arkadaşlık eden zatların şehadetiyle, on dokuz seneden beri bir gazeteyi okumayan ve dinlemeyen ve sormayan ve bu iki sene ve beş aydır harb-ı umumiden hiç bir haber almıyan ve merak etmiyen ve bilmeyen bir adam, elbette siyasetle hiç bir alâkası yoktur.. Ve siyasî cem’iyetlerle hiç bir münasebeti olmaz.
Saniyen: Risale-i Nur’un yüzotuz parçaları meydandadır. ıçinde imanî hakikatlardan başka bir hedef, bir maksad-ı dünyevî olmadığını Eskişehir mahkemesi -yalnız bir iki risalelerden başka- ilişmemesi.. Ve koca Kastamonu zabıtasının sekiz sene zarfında daimî tarassud ile beraber iki hizmetçiden ve yalnız üç adamdan başka, bir bahane ile müttehem bulmaması, kat’î bir hüccettir ki; Risale-i Nur şâkirtleri hiç bir vechile siyasî bir cemiyet değiller. Eğer iddianamedeki cemiyetten maksadları, imanî ve uhrevî bir cemaat ise, ona cevaben deriz ki:
Eğer Dar-ül Fünûn talebelerine ve her nevi esnafa bir cemiyet namı verilse, bize de o neviden bir cemiyet namı verilebilir.
Eğer dinî hissiyatla emniyet-i dahiliyeyi ihlâl edecek bir cem’iyet namı veriliyorsa, buna mukabil deriz: Yirmi sene zarfında bu fırtınalı
Eğer maddi müdafaadan Kur’ân menetmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şâkirtler, şeyh Said ve Menemen Hadiseleri gibi, cüz’î ve neticesiz hadiseler ile bulaşmazlar. Allah etmesin, eğer mecburiyet-i kat’iye derecesinde onlara zulmedilse ve Risale-i Nur’a hücum olsa, elbette hükûmeti iğfal eden zındıklar ve münafıklar bin derece pişman olacaklar.
Elhasıl: madem biz ehl-i dünyanın dünyalarına ilişmiyoruz, onlar da bizim ahiretimize ve imanî hizmetimize ilişmesinler.
Mevkuf
Said-i Nursi”
Müdde-i umumî ilk tahkikatını bitirip, esas hakkındaki mütalâsını beyan ettikten sonra, Hazret-i Üstâd’ın mahkeme nezdinde yaptığı itiraznamesinden:
“...İddianamede, başka yerlerdeki sathî tetkikata binaen gizli bir cem’iyet-i siyasiye noktasında bakmış... buna cevabımız:
Evvelâ: Bütün benim ile arkadaşlık eden zatların şehadetiyle, on dokuz seneden beri bir gazeteyi okumayan ve dinlemeyen ve sormayan ve bu iki sene ve beş aydır harb-ı umumiden hiç bir haber almıyan ve merak etmiyen ve bilmeyen bir adam, elbette siyasetle hiç bir alâkası yoktur.. Ve siyasî cem’iyetlerle hiç bir münasebeti olmaz.
Saniyen: Risale-i Nur’un yüzotuz parçaları meydandadır. ıçinde imanî hakikatlardan başka bir hedef, bir maksad-ı dünyevî olmadığını Eskişehir mahkemesi -yalnız bir iki risalelerden başka- ilişmemesi.. Ve koca Kastamonu zabıtasının sekiz sene zarfında daimî tarassud ile beraber iki hizmetçiden ve yalnız üç adamdan başka, bir bahane ile müttehem bulmaması, kat’î bir hüccettir ki; Risale-i Nur şâkirtleri hiç bir vechile siyasî bir cemiyet değiller. Eğer iddianamedeki cemiyetten maksadları, imanî ve uhrevî bir cemaat ise, ona cevaben deriz ki:
Eğer Dar-ül Fünûn talebelerine ve her nevi esnafa bir cemiyet namı verilse, bize de o neviden bir cemiyet namı verilebilir.
Eğer dinî hissiyatla emniyet-i dahiliyeyi ihlâl edecek bir cem’iyet namı veriliyorsa, buna mukabil deriz: Yirmi sene zarfında bu fırtınalı
Yükleniyor...