kelimesinin bulunmamasıdır. Ayrıca bu hakikat Denizli hapsinde talebelerine yazdığı şu mektubunda açıkça görünmektedir:
“Ben kendime beraet istemem. Fakat burada, hergün Eskişehir’in hapsindeki bir aydan daha ziyade bana ağır geliyor. Siz çıktıktan sonra, ne kadar elinizden gelirse, beni Istanbul, ya Kastamonu veya Isparta’ya naklediniz. Ben kendim müracaat etmem...”
{El yazma Denizli Mektupları, s: 81.}
Müdafaa Nevileri
şimdi Hazret-i Üstâd’ın Denizli mahkemesi safhasında yaptığı müdafaalarının yirmi iki adet parçalarını da -Küçük mektuplarda yaptığımız gibi- bir kaç kısma ayırarak her kısımdan da sadece nümûnelik parçalar vermek istiyoruz.
Birinci Kısım: Isparta C. Savcısının ve başka yerlerin müşterek iddianamelerinin bir halitası olan Denizli Savcılığının ilk hazırlık evrakına ait iddianamesindeki isnad ve iftiraları esasıyla çürüten itirazlar.
İkinci Kısım: İki ehl-i vukuf raporlarına ayrı ayrı itiraz ve cevaplar.
Üçüncü Kısım: Sorgu hâkimlerinin kararnamelerine karşı itiraz ve ceveblar.
Dördüncü Kısım: Denizli Savcısının son tecziye talebine karşı itiraz ve müdafaalar.
Beşinci Kısım: Mahkeme hey’etinin mevcut kanunlar muvacehesindeki müsbet yönde vicdanî kanaatlarını tatmin edici izahlı ve ilmî müdafaalar.
Altıncı Kısım: Hapisteki maznun talebelerinden sadece onbeşinin kısacık birer müdafaaları.
Sıralanan müdafaat kısımlarının nümunelerini vermeden önce, Hazret-i Üstâd’ın bir ara mahkemeye sunmuş olduğu ufak, fakat enteresan bir dilekçesinin hatırasını kaydetmek istiyorum. Bu dilekçe, hatıralar bölümünde M. Feyzi Efendi’nin anlattığı hadise ki; Üstâd bir ara mahkemeye hasta olduğundan bahisle gelemeyeceğine dair, (Bir ma’nada mahkeme heyetinin tarafsızlığını tam anlayıncaya kadar duruşmalara gelmeyi askıya almış olduğuna dair) bir dilekçe vermiş. Bilâhare de o dilekçeyi geri aldığını, yani mahkemenin adaletli, vicdanlı, hakperest olduğunu hissederek anladığını, mahkemeye işaretle bildirmek istemiş olan hadiseyi de te’kid etmektedir.
“Ben kendime beraet istemem. Fakat burada, hergün Eskişehir’in hapsindeki bir aydan daha ziyade bana ağır geliyor. Siz çıktıktan sonra, ne kadar elinizden gelirse, beni Istanbul, ya Kastamonu veya Isparta’ya naklediniz. Ben kendim müracaat etmem...”
{El yazma Denizli Mektupları, s: 81.}
Müdafaa Nevileri
şimdi Hazret-i Üstâd’ın Denizli mahkemesi safhasında yaptığı müdafaalarının yirmi iki adet parçalarını da -Küçük mektuplarda yaptığımız gibi- bir kaç kısma ayırarak her kısımdan da sadece nümûnelik parçalar vermek istiyoruz.
Birinci Kısım: Isparta C. Savcısının ve başka yerlerin müşterek iddianamelerinin bir halitası olan Denizli Savcılığının ilk hazırlık evrakına ait iddianamesindeki isnad ve iftiraları esasıyla çürüten itirazlar.
İkinci Kısım: İki ehl-i vukuf raporlarına ayrı ayrı itiraz ve cevaplar.
Üçüncü Kısım: Sorgu hâkimlerinin kararnamelerine karşı itiraz ve ceveblar.
Dördüncü Kısım: Denizli Savcısının son tecziye talebine karşı itiraz ve müdafaalar.
Beşinci Kısım: Mahkeme hey’etinin mevcut kanunlar muvacehesindeki müsbet yönde vicdanî kanaatlarını tatmin edici izahlı ve ilmî müdafaalar.
Altıncı Kısım: Hapisteki maznun talebelerinden sadece onbeşinin kısacık birer müdafaaları.
Sıralanan müdafaat kısımlarının nümunelerini vermeden önce, Hazret-i Üstâd’ın bir ara mahkemeye sunmuş olduğu ufak, fakat enteresan bir dilekçesinin hatırasını kaydetmek istiyorum. Bu dilekçe, hatıralar bölümünde M. Feyzi Efendi’nin anlattığı hadise ki; Üstâd bir ara mahkemeye hasta olduğundan bahisle gelemeyeceğine dair, (Bir ma’nada mahkeme heyetinin tarafsızlığını tam anlayıncaya kadar duruşmalara gelmeyi askıya almış olduğuna dair) bir dilekçe vermiş. Bilâhare de o dilekçeyi geri aldığını, yani mahkemenin adaletli, vicdanlı, hakperest olduğunu hissederek anladığını, mahkemeye işaretle bildirmek istemiş olan hadiseyi de te’kid etmektedir.
Yükleniyor...