Hafız Ali’nin şehiden Vefadı
Denizli hadisesinde ve daha öncesinde Üstâd Bediüzzaman’ın merhum Hafız Ali’ye karşı hususî teveccüh ve alâkalarını bilen gizli din düşmanları, Denizli hapsinde bir defasında Üstâd’la birlikte Hafız Ali’yi de zehirlendirmeyi başardılar. Zaten çok zayıf ve nahif olan Hafız Ali, o zehire vücudu tahammül edemiyerek şehid oldu. Zehirli hastalığa tutulmasından önce, merhum Tahiri Mutlu Ağabeyin rivayetiyle, uzun zaman gıda olarak sadece yağsız bir un çorbası yiyor, başka bir şey yemiyordu. Adeta vefatını hisedercesine ruhî ve melekutî âleme dalmış gibiydi. Onun bu halini Hazret-i Üstâd’a şikâyet edenlere: “Ona karışmayın!” diye Üstâd cevap vermişti.
Hazret-i Üstâd, Hafız Ali’in vefatından bir kaç gün önce onun vefatını îma ile bildirmişti. Gönderdiği bir mektubunda şöyle yazıyordu:
Aziz kardeşim, Hafız Ali! Hastalığına merak etme! Cenab-ı Hak şifa versin amin! Hapiste her saat, on saat kadar kıymeti olmasından ve hastalık dahi her bir saat ibadeti, on saat ibadet ayarında bulunmasından çok kârlısın... ılaç istersen, bir kısım dermanlar bende var, sana göndereyim. Zaten ortalıkta bir hastalık var. Ben mahkemeye gittiğim gün herhalde hasta oluyorum. Belki sen bana yardım için, eski zamanda birbirinin bedeline hasta olması ve ölmesi gibi, harika fedakârlık gösteren zatlar gibi, benim bir parça rahatsızlığımı aldın.”
{Şualar-Envar Neşriyat, s: 305.}
Hafız Ali’nin zehirlendirilerek vefat ettiğini sarih olarak belgeleyen bir delil gerçi elimizde yoktur. Lâkin hapis arkadaşlarının tümünün kanaatı onun zehirlenerek öldüğüdür. Ayrıca da yirmialtıncı Lem’anın onaltıncı Rica’sında Hazretii Üstâd bu vakıaya dair şöyle der:
“Gizli düşmanlar beni zehirlediler.. Ve Nurun şehid kahramanı Merhum Hafız Ali benim bedelime hastahaneye gitti ve benim yerimde berzah âlemine seyahet eyledi...”
Evet, merhum Hafız Ali Efendinin hastalığı gün geçtikçe ağırlaştı. Nihayet 14 Mart 1944’de hastaneye kaldırıldı ve 17 Martta vefat eyledi, Allah ebeden rahmet eylesin, âmin.
Üstâd Hazretleri bu çok acı kayıba pek çok mütessir oldu. Günlerce ağladı. Aynı zamanda hapisteki talebelerine üst üste bir kaç adet ta’ziye ve teselli mektupları yazdı. Mezkûr mektuplardan bir kaç bölüm alalım:
Denizli hadisesinde ve daha öncesinde Üstâd Bediüzzaman’ın merhum Hafız Ali’ye karşı hususî teveccüh ve alâkalarını bilen gizli din düşmanları, Denizli hapsinde bir defasında Üstâd’la birlikte Hafız Ali’yi de zehirlendirmeyi başardılar. Zaten çok zayıf ve nahif olan Hafız Ali, o zehire vücudu tahammül edemiyerek şehid oldu. Zehirli hastalığa tutulmasından önce, merhum Tahiri Mutlu Ağabeyin rivayetiyle, uzun zaman gıda olarak sadece yağsız bir un çorbası yiyor, başka bir şey yemiyordu. Adeta vefatını hisedercesine ruhî ve melekutî âleme dalmış gibiydi. Onun bu halini Hazret-i Üstâd’a şikâyet edenlere: “Ona karışmayın!” diye Üstâd cevap vermişti.
Hazret-i Üstâd, Hafız Ali’in vefatından bir kaç gün önce onun vefatını îma ile bildirmişti. Gönderdiği bir mektubunda şöyle yazıyordu:
Aziz kardeşim, Hafız Ali! Hastalığına merak etme! Cenab-ı Hak şifa versin amin! Hapiste her saat, on saat kadar kıymeti olmasından ve hastalık dahi her bir saat ibadeti, on saat ibadet ayarında bulunmasından çok kârlısın... ılaç istersen, bir kısım dermanlar bende var, sana göndereyim. Zaten ortalıkta bir hastalık var. Ben mahkemeye gittiğim gün herhalde hasta oluyorum. Belki sen bana yardım için, eski zamanda birbirinin bedeline hasta olması ve ölmesi gibi, harika fedakârlık gösteren zatlar gibi, benim bir parça rahatsızlığımı aldın.”
{Şualar-Envar Neşriyat, s: 305.}
Hafız Ali’nin zehirlendirilerek vefat ettiğini sarih olarak belgeleyen bir delil gerçi elimizde yoktur. Lâkin hapis arkadaşlarının tümünün kanaatı onun zehirlenerek öldüğüdür. Ayrıca da yirmialtıncı Lem’anın onaltıncı Rica’sında Hazretii Üstâd bu vakıaya dair şöyle der:
“Gizli düşmanlar beni zehirlediler.. Ve Nurun şehid kahramanı Merhum Hafız Ali benim bedelime hastahaneye gitti ve benim yerimde berzah âlemine seyahet eyledi...”
Evet, merhum Hafız Ali Efendinin hastalığı gün geçtikçe ağırlaştı. Nihayet 14 Mart 1944’de hastaneye kaldırıldı ve 17 Martta vefat eyledi, Allah ebeden rahmet eylesin, âmin.
Üstâd Hazretleri bu çok acı kayıba pek çok mütessir oldu. Günlerce ağladı. Aynı zamanda hapisteki talebelerine üst üste bir kaç adet ta’ziye ve teselli mektupları yazdı. Mezkûr mektuplardan bir kaç bölüm alalım:
Yükleniyor...