veriyor. Acaba benim vücudum aşıya gelmez veyahut başka bir mana var!? Yirmi sene evvel Ankara’da beni aşıladılar. şimdiye kadar o aşı yeri ara sıra işliyor, bir rahatsızlık veriyor. Bu da öyle olmasın diye hatırıma geldi. Sizde nasıl!..”
{Osmanlıca Denizli Mektupları ve Kastamonu Lahikaları, s: 16.}
İkinci zehir hadisesi ise: “Hafız Ali’nin hapiste şehid olarak vefat edeceği sırada vuku’ buldu. Bunun nasıl ve ne şekilde Ustad’a verildiğini bilmiyoruz. Fakat Hazret-i Üstâd bunu talebelerine şöyle bildiriyordu:
“Aziz Sıddık mübarek kardeşlerim!
Bir kaç gündür sizinle konuşmadığımın sebebi: şimdiye kadar emsalini görmediğim şiddetli ve zehirli bir hastalıktır. Ben Risale-i Nur hesabına ahir ömrüme kadar Nur ve gül dairesinde sebatkâr ve metin ve sarsılmaz kardeşlerimizle, Kastamonulu fedakârlarıyla ebeden müteşekkirane iftihar ediyorum ve onlarla bütün zalimlerin sıkıntılarına karşı bir kuvvetli nokta-i istinad ve tam bir teselli buluyorum. şimdi ölsem, onlar var diye ferah-ı kalble ecelimi karşılayacağım...”
{Aynı eser, s: 57.}
Bu mektup, hapiste yazılan mektupların sıra durumuna göre, Hafız Ali’nin vefat hadisesinden sonra yazıldığı için, üçüncü bir zehir hadisesinden mi bahsediyor? Yoksa Hafız Ali’nin vefatıyla neticelenen aynı zehirlenme midir? bilemiyoruz. Ama hadisede bizzat bulunmuş bazı Nur talebelerinden duyduğumuz, Hazret-i Üstad’ın Denizli hapsinde üç defa su-i kasdla zehirlendirilmiş olmasıdır.
{Osmanlıca Denizli Mektupları ve Kastamonu Lahikaları, s: 16.}
İkinci zehir hadisesi ise: “Hafız Ali’nin hapiste şehid olarak vefat edeceği sırada vuku’ buldu. Bunun nasıl ve ne şekilde Ustad’a verildiğini bilmiyoruz. Fakat Hazret-i Üstâd bunu talebelerine şöyle bildiriyordu:
“Aziz Sıddık mübarek kardeşlerim!
Bir kaç gündür sizinle konuşmadığımın sebebi: şimdiye kadar emsalini görmediğim şiddetli ve zehirli bir hastalıktır. Ben Risale-i Nur hesabına ahir ömrüme kadar Nur ve gül dairesinde sebatkâr ve metin ve sarsılmaz kardeşlerimizle, Kastamonulu fedakârlarıyla ebeden müteşekkirane iftihar ediyorum ve onlarla bütün zalimlerin sıkıntılarına karşı bir kuvvetli nokta-i istinad ve tam bir teselli buluyorum. şimdi ölsem, onlar var diye ferah-ı kalble ecelimi karşılayacağım...”
{Aynı eser, s: 57.}
Bu mektup, hapiste yazılan mektupların sıra durumuna göre, Hafız Ali’nin vefat hadisesinden sonra yazıldığı için, üçüncü bir zehir hadisesinden mi bahsediyor? Yoksa Hafız Ali’nin vefatıyla neticelenen aynı zehirlenme midir? bilemiyoruz. Ama hadisede bizzat bulunmuş bazı Nur talebelerinden duyduğumuz, Hazret-i Üstad’ın Denizli hapsinde üç defa su-i kasdla zehirlendirilmiş olmasıdır.
Yükleniyor...