milliyetçilik fikriyle Anasır-ı İslamiye’yi birbirinden ayırmaya çalışıyor.” Ben de İslâmiyet hesabına milliyeti yalnız İslâmiyet biliyorum, Islâmiyet noktasında bakmışım.. Ve Avrupa’nın bu firengi illetine karşı tedaviye çalışmışım.

Hem o zalim memurların kanunsuz keyfi tazyiklerine karşı yazılan Hücumat-ı Sitte’nin zeyli, bir hiddet zamanında yazıldı. O hususi memurlara şiddetli lisan kullanılmış. Yoksa Risale-i Nur daima Kur’ân edebiyle zinetlenmiştir. Lisanı nezihtir.

Sekizinci Sehiv: Raporun ikinci sahifesinde “İlm-i huruf ile, Ebced hesabıyla hüküm çıkarmak, okunması haram olan ilimlerdendir” diye Reddül Muhtar şârihi demiş” diye yazmışlar?

Elcevab: Kur’ân’ın haddü hesaba gelmez manaları, işaretleri, tefsirleri Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan sarihan görünmüyor.. Fakat bütün o manalar o kudsî menba’ın tereşşuhatıdır. ılm-i huruf değil, belki pek zâhir ve hesabî olan hesab-ı ebced ve gözle görünen tevafuklarla Kur’ân’daki işaret ve nüktelerin fehmi için bir vesile yaptığım Hazret-i Peygamber Aleyhisselâtü Vesselâm’ın sünnetine ittiba’ımıza elbette hiç bir vecih ile münâfâtı olamaz.

Dokuzuncu Sehiv: Raporda denilmiş: Said-i Nursi kendini emr-i bil- ma’rufla mükellef tutuyor. Halbuki emr-i bilma’ruf’un şartı, fitneye müeddî olmamaktır. Kendisi bu işe me’mur değil iken ve şüpheli bir vaziyette bulunurken, emr-i bilma’rufa kalkması, bir akide kitabında haramdır denilmiş...

Hem ehl-i kıble tekfir olunmaz... Said-i Nursi ise, zaruriyat-ı diniyeden olmıyan mes’eleleri ortaya atıyor, sonra “Ey mülhidler, dinsizler” gibi kelimeler kitaplarında bulunuyor. Bunlar dinen caiz değildir. Ehl-i sünnet vel-Cemaat mezhebine göre “Ben Müslümanım” diyen adama, kâfir demek günahtır?”

Elcevab: Hükûmet-i ittihadiyece ittifakla umum Avrupa’ya karşı hakaik-i İslâmiyeyi beyan ve muhafaza etmek için Dâr-ül Hikmet-il İslâmiyede bir a’za kabul edilen.. Ve ondokuz sene evvel Van’da iken, Diyanet riyaseti tarafından bir vâiz kabul edilen.. Ve şimdiye kadar pek çok muarızları bulunduğu halde, sözleri cerhedilmiyen.. Hem şimdiye kadar hiç bir yerde dinen onun derslerinden zarar gören bulunmıyan bir adamın; Kur’ân’ın gayet sarih emr-i bilma’rufunu hâs ve halis ve sırf ahireti için çalışanlara söylemesi, değil haram, belki en ehemmiyetli bir farz hükmündedir.

Amma ehl-i kıblenin tekfiri hakkındaki sehivleri ise; Hem Risale-i


Yükleniyor...