Isparta hapsinde yazılan diğer dört beş adet mektuplar ise, Denizli Hapis mektuplarının yüzbir adet mektuplarını ihtiva eden “Onüçüncü şua” Risalesinde yer almaktadır.
Isparta Hapsinde Üstâd’aKarşı Planlanıp Uygulanan Bir Komplo
Vesikalara dayandırarak nakledeceğimiz bu garip hadiseyi, gerçi hem Üstâd Hazretleri, hem beraberinde bulunmuş Nur talebeleri onu hususi tutmaya ve işaa edilmemesine taraftar olmuşlardır. Lâkin hadise, tarihi bir vakıa olduğu için ve dalâlet ehli Üstâd’a karşı nasıl tuzaklar tertiblediklerini öğrenmek üzere nakletmeden geçemedik. şöyle ki:
Isparta Savcısı, hapishane müdürü ve başgardiyanı arasında tezgâhlanmış plân ki; daha önceleri orada mahpus kürt asıllı bir adamı kandırıp casus olarak kullanmışlardır. Zahiren Üstâd’a hizmet etme perdesi altında, Üstâd’dan güya gizli sır ve hususi söz ve davranışları alıp savcıya ulaştıracakmış... Bu adam zavallıca o kandırmacaya gelerek; Üstâd’ın ne gibi bir hizmeti ve işi varsa, hemen yerine getirebileceğini ve saire yalandan atarak yalancı sadakat göstermeliği yapmaya başlamış. Savcı bu adamı hizmetçi kılığında göstererek, özellikle başgardiyanın emri ve haberi altında, serbestçe Üstâd’ın yanına girip çıkmaya başlamış. Bu hadise hakkında Üstad Hazretleri, Deniz hapsinenakledildikten sonra yazdığı bir mektubunda şöyle der;
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Bana karşı su-i kastın bir nümunesini ve kanunsuz keyfî tecrid ve tazyikin bir misalini beyan etmeye bir ihtar aldım şöyle ki:
Isparta’da müdde-i umumînin ve müdürün tensibiyle bana hizmet perdesi altında esrarımı anlamak ve kimseyle görüşmemek ve görüştürmemek için, aslen kürd bir adamı ta’yin etmişdiler. Ben de bilmiyerek ona itimad ettim. İlerde zarurette kalmamak için büyük bir minder (Kilim) antika bir seccade gibi bir çok eşyamı o adama ve
sergardiyana müdürün ve müdde-i umumînin malumatları altında satmak için teslim ettim. O ikisi gittiler, ucuz sattılar, geldiler. Bana doksan banknot verdiler. Hem müdde-i umumi marifetiyle kitap ve evraklarım içinde Kastamonu zabıtası taharride alıp gönderdiği paradan kırkyedi banknot bana teslim edildi. Tesbihler, şemsiyeler gibi sattığım ufak tefek bazı şeylerimi ayrı ayrı fiatlarla beraber yüzelli banknotu muhafaza edecek hapiste kardeşlerim ve hâriçte dostlarımla, su-i kast eseri olarak hiç bir cihette görüştürmediler, tâ ki emanetlerimi onlara teslim edeyim. Halbuki yalnız
Isparta Hapsinde Üstâd’aKarşı Planlanıp Uygulanan Bir Komplo
Vesikalara dayandırarak nakledeceğimiz bu garip hadiseyi, gerçi hem Üstâd Hazretleri, hem beraberinde bulunmuş Nur talebeleri onu hususi tutmaya ve işaa edilmemesine taraftar olmuşlardır. Lâkin hadise, tarihi bir vakıa olduğu için ve dalâlet ehli Üstâd’a karşı nasıl tuzaklar tertiblediklerini öğrenmek üzere nakletmeden geçemedik. şöyle ki:
Isparta Savcısı, hapishane müdürü ve başgardiyanı arasında tezgâhlanmış plân ki; daha önceleri orada mahpus kürt asıllı bir adamı kandırıp casus olarak kullanmışlardır. Zahiren Üstâd’a hizmet etme perdesi altında, Üstâd’dan güya gizli sır ve hususi söz ve davranışları alıp savcıya ulaştıracakmış... Bu adam zavallıca o kandırmacaya gelerek; Üstâd’ın ne gibi bir hizmeti ve işi varsa, hemen yerine getirebileceğini ve saire yalandan atarak yalancı sadakat göstermeliği yapmaya başlamış. Savcı bu adamı hizmetçi kılığında göstererek, özellikle başgardiyanın emri ve haberi altında, serbestçe Üstâd’ın yanına girip çıkmaya başlamış. Bu hadise hakkında Üstad Hazretleri, Deniz hapsinenakledildikten sonra yazdığı bir mektubunda şöyle der;
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Bana karşı su-i kastın bir nümunesini ve kanunsuz keyfî tecrid ve tazyikin bir misalini beyan etmeye bir ihtar aldım şöyle ki:
Isparta’da müdde-i umumînin ve müdürün tensibiyle bana hizmet perdesi altında esrarımı anlamak ve kimseyle görüşmemek ve görüştürmemek için, aslen kürd bir adamı ta’yin etmişdiler. Ben de bilmiyerek ona itimad ettim. İlerde zarurette kalmamak için büyük bir minder (Kilim) antika bir seccade gibi bir çok eşyamı o adama ve
sergardiyana müdürün ve müdde-i umumînin malumatları altında satmak için teslim ettim. O ikisi gittiler, ucuz sattılar, geldiler. Bana doksan banknot verdiler. Hem müdde-i umumi marifetiyle kitap ve evraklarım içinde Kastamonu zabıtası taharride alıp gönderdiği paradan kırkyedi banknot bana teslim edildi. Tesbihler, şemsiyeler gibi sattığım ufak tefek bazı şeylerimi ayrı ayrı fiatlarla beraber yüzelli banknotu muhafaza edecek hapiste kardeşlerim ve hâriçte dostlarımla, su-i kast eseri olarak hiç bir cihette görüştürmediler, tâ ki emanetlerimi onlara teslim edeyim. Halbuki yalnız
Yükleniyor...