zikrine devam ediyorduk. Zelzele bütün şiddetiyle devam etmekte idi. O sırada hatırımıza geldi; Aşk ile ve bir manevi sâikle üç-beş defa Risale-i Nur’u şefaatçı edereke Cenab-ı Hak’tan halâs istedik. Elhamdülillah derhal sâkin oldu.

Kastamonu ise, o gece kal’adan kopan çok büyük bir taş aşağıya yuvarlanarak bir haneyi ezmiş. Tekrar kalkarak bitişiğindeki hânenin üzerinden aşmış, diğer bir hanenin üzerine düşerek onu da ezmiş.. Çok hanelerde yarıklar, çıkıklar olmuş. Daha bunlar gibi hasaret ve zayiat çok olmuş... Fakat zelzele her gün olmak suretiyle bir müddet devam etmiş... Tosya’da bin beşyüz ev harap olmuş. Ölü ve yaralı miktarı çok fazla imiş. Kargı, Osmancık tamamen; Lâdik vesair mahallerde zayiat fazla miktarda imiş... ınebolu’da bir minarenin alemi eğilmiş, ufak tefek çatlaklıklar olmuş, hasarat ve zayiat olmamış...

Kastamonu’dan Kastamonu’dan Kastamonu’dan İnebolu’dan

Mehmet Feyzi Emin Sadık Ahmet Nazif”

{Sirac-ün Nur-2, s: 359. }



Bu bahsi yapılan zelzele, Üstâd Hazretleri ve talebeleri birlikte Denizli hapishanesine getirildikten bir ay kadar sonra vuku’ bulduğu anlaşılıyor. O ise Üstâd’ın Kastamou’dan ayrılmasının kırküçüncü günü, yani 27 Kasım 1943’te vuku buldugu anlaşılmaktadır. (Bkz. Elli Yılın Tutanagı S: 116. A.B.



Yine Isparta Hapsine Dönüyoruz

Hazret-i Üstâd, Isparta hapsinde üç parça müdafaalardan başka, talebelerine de altı adet tesellici ve kuvve-i maneviyeyi takviye edici mektuplar yazdı. Bunların ilki Ramazan Bayramı arefesinde hapisteki talebelerinin bayramlarını tebrik mektubudur. Bu mektup tahminen 16.10.1943 günü Isparta hapsinde yazılmıştır. Mektup aynen şöyledir:

Aziz Sıddık Kardeşlerim!

Geçen leyle-i Kadirinizi ve gelen bayramınızı bütün mevcudiyetimle tebrik ve sizleri Cenab-ı Erhamürrahiminin birliğine ve rahmetine emanet ediyorum. Sırrıyla sizi teselliye muhtaç görmemekle beraber, derim ki:

Ayetinin manay-i işarisiyle verdiği teselliyi tamamiyle gördüm,

{Bu ayetin manevî teselli müjdesine dair parça dahi, Isparta hapsinde kaleme alındığı kat’î olduğıı gibi, az yukarda Kastamonu hayatının son safhalarında geçtiği ve hem Kastamonu Lahikasının son mektuplarında yer aldığı için burada da tekraren kaydedilmesine lüzum görülmedi. A.B.}



şöyle ki:

Yükleniyor...