geçen risaleler içinde ve “Miftah-ül İman” Risalesinin ahirinde vardır. Bir müslüman -Eliyüzü-billah- Eğer irtidat etse, küfr-ü mutlaka düşer... Ve bir derece yaşatan küfr-ü meşkûkte kalmaz. Ecnebî dinsizleri gibi de olamaz.. Ve lezzet-i hayat noktasında mâzî ve müstakbeli olmayan hayvandan yüz derece aşağı düşer. Çünkü geçmiş ve gelecek mevcudatın ölümleri ve ebedî müfarakatları onun dalâleti cihetiyle onun kalbine mütemadiyen hadsiz karanlıkları ve elemleri yağdırıyorlar. Eğer iman gelse, kalbine girse; birden o hadsiz dostları diriliyorlar. “Biz ölmemişiz, mahvolmamışız” lisan-ı hal ile diyerek, o cehennemî hâleti cennet lezzetine çevirirler.

Madem hakikat budur, sizlere ihtar ediyorum: Kur’ân’a dayanan Risale-i Nurla mübareze etmeyiniz. O mağlub olmaz. Fakat bu memlekete yazık olur.

{Dört defa mübareze zamanında gelen dehşetli zelzeleler “Yazık olur” hükmünü ispat ettiler. S. N.}



O başka yere hicret eder, gider, yine tenvir eder.

Hem eğer başımdaki saçlarım adedince başların bulunsa, her gün biri kesilse; Hakikat-ı Kur’âniyeye feda olan bu baş, zendekaya ve küfr-ü mutlaka baş eğip bu hizmet-i ımaniye ve nuriyeden vazgeçmem ve geçemem diye o üç taife taharricilere söylediğim gibi, size de söylüyorum. Yirmi seneden beri bir münzevinin elbette ifadedeki kusuruna bakılmaz.

Ramazan-ı şeriften bir gün evvel gizli düşmanlarım beni zehirledikleri zaman, şiddetli hastalığımda doktorun ihbarıyla hararetim kırk dereceden geçtiği sırada, bu hadise başıma geldi. Bu da bir kazay-i ılahîdir diye teslimiyetle sabrettim. Aynı bu senenin tarihini gösteren âyeti beni bütün bu müşkilâta karşı aynı bu senenin tarihini makam-ı ebcedi ile gösterdiği teselli beni kurtardı. Bu kazay-ı ılahînin bir sebebi, yeni talebelerden bir kısım zatlar ve benden uzak, sırr-ı ihlasa muvafık olmayan dünya cihetini Risale-i Nur ile arzu ettiğinden, bazı menfaat perest rakibleri; Yirmibeş sene evvel aslı yazılan ve sekiz sene zarfında bir veya iki defa elime geçen ve aynı vakitte kaybettirilen”Beşinci şua” bir yerde ele geçmesiyle, o kıskançlar onunla adliyeyi evhamlandırdığını ve aynı vakitte muvafakatım olmadan Ayet-el Kübra’nın tab’ olması ve nüshaları gelmesi, o Beşinci şua’ zannedilerek hükûmete aksetmiş, iki mesele birbiriyle karıştırılmıştır. Güya kanun-u medeniyeye karşı o mahrem risale ve bizde bulunmıyan,tab’ edilmiş diye ehl-i garaz bir habbeyi yüz kubbe yaparak, gadren bizleri şu hapishaneye sokturmaya sebebiyet verdiler.

Yükleniyor...