Hatıra

Kastamonulu Fevzî Ertemden gelen bir rivayet:

“ Denizli hadisesinde babamı da Ciğnebolu da öğretmenlik yapmakta iken) içeri almışlardı. Bu duruma annem çok üzüldü ve hastalandı. Annem birgün dua ederken, kendi kendine şöyle demiş: “Eğer Bediüzzaman gerçekten veli ise, kocamı salıverirdirir.”

O günlerde bir isim benzerliğinden babamı hapishaneden salıverirler. Bir ay sonra babamı tekrar isterlersede, Denizli Mahkemesinden beraat kararı çıkmış olduğundan bir daha götürmediler.” (Son şahitler-5, Sh.147)

Ankara’dan Isparta’ya

Yukarıdaki iki şahidin ifadelerinde ve birinci şahidin her iki ifadesinde görülen mugayeret göz önüne alınırsa; Salahaddin’in rivayetine göre: Vilayet konağında Nevzat Tandoğan’ın kanunsuz, keyfî muamelesini müteakip, Üstâd doğruca yaya olarak tren istasyonuna götürülmüş... Fakat ikinci şahidin ifadesi ise, Vali kendi arabasıyla Üstâd’ı otele göndermiştir. Amma iki şahidden birisinin ifadesinde ayni günde, yani 14.10.1943 günü Üstâd Ankara’dan ayrılıyor. Buna göre Ankara’dan Isparta’ya kadar o zamanki tren yolculuğu herhalde bir gece, bir gün sürmüş olacak. Ertesi günü, yani 15.10.1943 günü Üstâd Isparta’ya varmış oluyordu. Üstâd’ın muhafızları onu doğruca hapishaneye götürüp teslim etmişlerdi.

Yükleniyor...