Daha sonra başka bir komiser geldi. Karadenizli olan bu zat, Hoca’ya hürmet etti, elini öptü. Valiye gitmesini söyledi. Yine Hoca: “Ben ona dargınım, sen ona selâm söyle. Ben gelemiyeceğim“ dedi.

Ben “Hocam gidelim, neden dargınsınız efendim” diye sordum. “Senin aklın ermez” diye cevab verdi. Ben “Hocam burada Reis-i cumhur, Başvekil... onlardan sonra da vali Nevzat Tandoğan gelir. Gidelim” dedim.

Hoca efendi bu teklifimi kabul etti. Bir fayton tutarak vilâyete gittik. Hoca Vali ile eskiden Milis teşkilâtı zamanında tanıştıklarını söyledi. Vilâyette Vali ile görüştükten sonra, elinde bir kasket ile dışarıya çıktı. Vali kendisini yolcu etti ve arabasıyla tekrar otele döndük.

Vali Hoca Efendi’ye “Merak etme, ıstasyona emir verdim. Kompartımanda sana yer hazırlattım.” dedi...”

{Son şahitler-3, s: 102.}



Birinci şahidimizin her iki ifadesiyle, ikinci şahidimizin ifadeleri arasında bir kaç muğayeret vardır. Fakat birinci şahit Selahaddin Çelebi hadisenin içinde ve bu işe daha yakın olduğu için, onun ifadesindeki kronolojik sıralama daha sahih olsa gerektir. Amma her ikisi de Üstâd’ın valiliğe çağrılmasında ve Valinin yanından çıkarken elinde bir kasketin bulunmasında müttefiktirler. diğer muhalefetler ise, önemi olmıyan bazı şeylerdir.

Yükleniyor...