polislere şöyle demiştir: “O Mithat’a

{Mithat Altıok, o zamanki Kastamonu valisidir. A.B.}



söyleyin, benim eski ve yeni yazı ile yazılı müdafaalarımı peşimden göndersin” diyerek otobüse binmiştir.”

{Bilinmiyen taraflarıyla S. Nursi, s: 306.}



İkinci şahid: İsmail Tunçdoğan

Aslen Elaziz Harput’lu bir aileden olup, Karadeniz Ereğlisi’nde 1903 yılında dünyaya gelen bu zat, Kastamonu’da jandarma Astsubay olarak vazife yaparken, Bediüzzaman’ı Kastamonu’dan Isparta’ya kadar muhafız olarak götürmüştür. Bu yolculuk ile ilgili hatıralarını şöyle anlatmıştır:

“Maltepe küçük zabit mektebini 1933’de bitirip mezun olduktan sonra çeşitli yerlerde, bu arada Mersin’de de vazife yaptıktan sonra, Kastamonu’ya merkez Karakol Kumandanı olarak tayin edilmiştim.

Mithat Altıok burada Vali idi. Ben kendisini daha önceleri Düzce’de Hükûmet tabibi iken de tanıyordum. Bir gün Vali bey beni çağırdı: “Burada Bediüzzaman isminde bir hoca var. Bu zatı incitmeden alıp Isparta’ya götüreceksin!” dedi. Sabahleyin, yanında Safvet isimli bir sivil polis me’muriyle otobüse geldiler. Hoca Safvet’ten rahatsız oluyordu. Daha önceleri de, bu adam kendisini ta’ciz etmişti.

Çankırı üzerinden Ankara’ya gidiyorduk. Bir yerde Namaz için mola verdik. Safvet’in gelmesini istemiyordu. Hatta “Bu bizimle gelirse, ben gitmem”dedi”

{Son şahitler-3, s: 101.}



(Hatıranın diğer bölümünü az ilerde kaydedeceğiz)

Bediüzzaman ve Ankara Valisi Nevzat Tandoğan

Hazret-i Üstâd, Kastamonu’dan Isparta’ya götürülmek üzere, Çankırı üzerinden karayoluyla Ankara’ya getirildi. Bu yolculuk herhalde o zamanın şartlarına göre, Kastamonu’dan ayrıldığı günün gecesinde Ankara’ya ulaşmış değildir. Bir ihtimal ile geceyi Çankırı’da geçirdikten sonra, sabahleyin yollarına devam etmişlerdir. Buna göre herhalde 13 Ekim 1943 günü Ankaraya varmış olabilirler.

Ankara’ya vardıklarında, jandarma astsubayı İsmail Tunçdoğan’ın ifadesinde o günü Samanpazarı semtinde mütevazi’ bir otele indik” demektedir. M. Sungur ağabeyin Ankara’da bir polisten dinlemiş olduğu rivayette ise “Kastamonu oteline” şeklindedir.

Ankara Hükûmeti ve Valisi Bediüzzaman’ı adım adım takip etmiş olacaklardır ki; Üstâd otele iner inmez Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Ustadı vilâyete çağırmıştır. Hatta Selahaddin Çelebi’nin hatıratında otel, önceden ayarlanmış ve otel personeli ve hademeleri kıyafetine giren komiser ve

Yükleniyor...